İktidar ile ana muhalefet liderinin 8 yıl sonra bir araya gelmesi üzerine “Erdoğan- Özel görüşmesi bize ne söylüyor?” başlığı altında yazı yayımladı. Yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Şüphesiz müzakereci demokrasiden beklenen toplumdaki tüm ayrılık ve ihtilafları yok etmesi değildir. Böyle bir şey mümkün olmadığı gibi, müzakerelerin uzlaşıyla neticelenmesi gibi bir şart da söz konusu değildir. Farklı görüş, düşünce ve ihtilaflar, müzakerenin yalnızca başlangıç noktası değil aynı zamanda onun temel kaynağıdır.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki iktidar ile ana muhalefet liderinin bir araya gelmesi kadar normal bir şey yoktur. Ama biz ülke olarak kutuplaşmış siyasete o kadar alıştık ki bu tip görüntülere yabancılaştık. 8 yıl aradan sonra bu görüntüler siyasal iklimde ılıman bir hava yarattı. Yani diyeceğim o ki, toplumsal uzlaşı kapsamında olumlu günler yaşıyoruz. CHP’nin tabanında bu görüşmeyi eleştirenler, erken bulanlar var olsa da çoğunluk tarafından pozitif karşılandığını söylemek mümkün.
Dünkü görüşme, Erdoğan ile bir CHP lideri arasında, 15 Temmuz’daki askeri darbe girişiminin ardından dönemin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı külliyesinde ağırlandığı 2016 yılından bu yana gerçekleşen ilk görüşmeydi. Ertesi ay Kılıçdaroğlu, siyasi birliğin bir göstergesi olarak Erdoğan’ın düzenlediği büyük mitinge katıldı; ancak ilişkileri hep soğuk kaldı. Kılıçdaroğlu’ndan sonra Kasım ayında CHP’de genel başkanlık koltuğunu alan Özgür Özel’in görüşme gündemi, emekliler, ekonomik sorunlar, öğretmen atamaları başta olmak üzere, dış politika ve hükümet ile belediyeler arasındaki koordinasyon üzerinde yoğunlaştı.
Muhalefet, toplumda bir kurum olarak siyasetin demokratik öneminin ve değerinin anlaşılmasının en temel göstergesidir. Muhalefet, demokrasinin diğer temel ilkelerinin yanında, katılımcı ve çoğulcu siyasi bir ortamın kurulmasının önemli bir şartıdır. Katılımın ve çoğulculuğun sağlandığı siyasi ortam, farklı görüş ve düşüncelerin de dillendirilmesine olanak sunar. Böylece hoşgörü ve uzlaşıya dayalı politik ortamda demokratik siyasetin kurumsallaştığı bir düzen ortaya çıkar. Demem o ki normal şartlarda bu ikili görüşmeye defalarca tanıklık etmiş olmalıydık.
Demokrasi kuramları açısından ele alındığında muhalefet ve demokrasi ilişkisi daha net bir şekilde de görülür. Liberal demokrasiler farklı fikir, ideoloji ve yaşam tarzına sahip bireylerin bir arada yaşamasına imkân tanımaktadır. Böyle bir ortamda toplumun her kesimi özgür bir şekilde farklılıklarını ifade edebilecek ve herkes bu farklılıklara saygı duyacaktır. Buradaki en önemli araç ise hukuki olarak güvence altına alınmış bir ifade özgürlüğüdür. Çünkü ancak ifade özgürlüğünün yasa olarak güvence altına alındığı bir ortamda farklılıklar ve esas olarak demokrasinin liberal niteliği sürdürülebilir (Arslan, 2008: 1).
Müzakereci demokrasi modelinde ise temel amaç kolektif olarak kararların alınması ve bu sayede meşruiyete ve rasyonelliğe ulaşmaktır. Bunun için de kurumlar tüm vatandaşların ortak çıkarına hizmet edecek şekilde, kolektif müzakere süreçlerine uygun şekilde düzenlenmelidir (Benhabib, 1999: 105). Şüphesiz müzakereci demokrasiden beklenen toplumdaki tüm ayrılık ve ihtilafları yok etmesi değildir. Böyle bir şey mümkün olmadığı gibi, müzakerelerin uzlaşıyla neticelenmesi gibi bir şart da söz konusu değildir. Farklı görüş, düşünce ve ihtilaflar müzakerenin yalnızca başlangıç noktası değil aynı zamanda onun temel kaynağıdır. Müzakereci demokrasinin dezavantajı ise küçük ihtilafları, ahlaki olarak büyük ihtilaflara dönüştürebilme ihtimali ve böylece önü alınamayacak bir muhalefete ve siyasal çözümsüzlüklere sebep olmasıdır (Altınkök, 2015: 33).
Katılımcı demokrasi kuramında ise ekonomik ve toplumsal alanda halkın katılımını yüksek orana ulaştırmak amaçlanır. Bu nedenle oy kullanan kişilerin oranını genişletmekle birlikte oy kullananların kendileri ile ilgili konularda bir irade ortaya koyma, söz hakkına sahip olma ve karar verme süreçlerine katılımı yaygınlaştırmak ve artırmak önem kazanır (Demir, 2010: 606). Böylece muhalif seslerin de duyulduğu bir ortam yaratılmış olur.
Böyle tarihi bir görüşmeyi bir fotoğraf karesine indirgememek gerekiyor. Sanıldığı gibi Özgür Özel’i parlatılması görüşmesi değil, yıllardır süren siyaset kaynaklı toplumsal gerginliğin azaltılması için önemli bir görüşmeydi. Ayrıca müzakere ortamının oluşmasında seçim sonuçlarının da etkisinin olması muhtemel.
-Oldukça ılımlı bir havada geçen görüşme oldu.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçim sonuçlarından dolayı Özel’i ve CHP’yi tebrik etti.
-Cumhurbaşkanı iadei-i ziyaret yapacağını söyledi.
-Karşılıklı anlamı hediyeleşmeler oldu.
-İki lider milli ve dini bayramlarda bir araya gelme, kritik konularda görüş alışverişinde bulunma kararı aldı.
-Görüşmede 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, Özel o gece kendisinin de TBMM’de bulunan vekiller arasında olduğunu hatırlattı.”