Eylül, Sonbaharın ilk ayı hoş geldin. Gözbebeklerimizden, tırnak uçlarımıza kadar salınan hüznünle geldin yine. Az biraz yorgunluk, kırgınlık ve melankoliklikmi sardı ruhumuzu ne hafiften üşümeler bekledik ve geldi yine Eylül…
İlkbaharda elbiselerini giyerek gelin gibi süslenen ağaçlar yazın sıcaklığıyla sarartamaya başlıyor yapraklarını eylülde gelince tek tek dökerken gazellerini karayelden de esmeye başlayınca rüzgarlar sıcacık bir çay omuzlarımızda ince bir şal birazcık ısıtsa
da içimizi .
Bu mevsim bizi kendine benzetiyor galiba değişken halleriyle mevsimlerin insan üzerinde etkisinin büyük olduğunu düşünürüm her zaman.
Bir bakıyorsunuz aniden gökyüzünde bulutlar gri bir renge boyuyor şehri ,derken bir sağanak patlatıyor savrulup gidiyor altın sarısı gazeller yerlerde, tam şemsiyelerimizi açmaya çalışırken bunaltıcı bir yaz sıcağı kavuruyor ortalığı ….Akşamın hüznüde ıslak kokularla başlayıp gidiyor..
Nerde yaşanırsa yaşansın çocukluğumdan kalma bir ruh halimidir bilemiyorum ama hani şu Alpay ın muhteşem eseri Eylül de gel ……gibi derin düşünceler sarar beynimi ,yapmak istediklerimi yapamadıklarımı ,neden yapamadığımı pişmanlıklarımı ömrümde kaç sonbahar gecirdiğimi yada daha kaç sonbahar geçireceğimi duyguların karmaşa mevsimi bu mevsim diye düşünür dururum öf yine Eylül hüznü bastı beni …
Aman aman siz siz olun fazlaca camlarınızı kapılarınızı bu mevsimde çokça açık bırakmayın hüzün bulutları dolmasın evlerinize ,yüreklerinize alın kahvenizi elinize, geçin bir cam kenarına açın kitabınızı içinizi ısıtacak güzel öyküleri okuyarak mutlu mesut geçirin SONBAHARINIZI ……..
Sağlıcakla kalınız