Değişen ve gelişen dünya gibi günümüz siyaset anlayışı da değişiyor. Atalarımızdan, babalarımızdan kalan siyaset anlayışı kayboldu artık. Dünya siyaseti değiştikçe demokrasi ve sosyal devletle birlikte anlayışımızda değişmeye başladı. Siyasete bakışımız o kadar değişti ki, problemlerimizi çözmek yerine sorunlarımız üzerinden toplumu birbirine karşıt taraflara ayırmak gayretindeyiz. Toplumun siyasi anlayışı oluşmadıkça ilerleme kaydedemeyiz.
Dengeler ve ilişkiler o kadar karmaşık ve birbirine girmiş durumdaki gerçekten Kâhta’da kimin hangi partiyi desteklediğini anlamak mümkün değil. Ortalık çok karışık her yer toz duman olmuş durumda. Yıllardır siyaseti takip eden biri olarak, ilk defa neyin ne olacağını kestiremiyorum. Peki, süreç buraya nasıl geldi; Aday belirlenme sürecinde her kafadan bir ses geliyordu. Kimisi diyor diki; Efendim ‘’Kâhta Belediye Başkanı İbrahim Yusuf Turanlı dürüst bir insan, halktan biri, çalışkan, mütevazı ve Kâhta’ya güzel şeyler kazandırdı. Bu memleketin en büyük ailelerinden birinin temsilcisi konumunda buna verilmeyecek de kime verilecek.
Kâhta Belediye Başkanı İbrahim Yusuf Turanlı ‘’ adaylık kime verilirse ben her zaman Ak Partili olacağım’’ söyleminde bulunmuştu. Fakat her zaman dilinden düşürmediği ailesinin ortak kararı ve baskısı, kendisine inanan siyasi taraftarlarının yoğun baskısı ve ısrarına dayanamayıp aday oluyordu. Bir sürprizde, Kâhta Siyasetinin çok önemli Belediye Başkanlarından Ahmet Turanlı ve Ak Parti aday adayı olan Ömer Yılancı’nın İbrahim Yusuf
Bazıları da diyorlar diki; Kâhta eski belediye başkanı Abdurrahman Toprak, Ak Partinin en parlak döneminde bu bölgenin en karizmatik, dediği dedik, birçok insanın ekmek yemesine sebep olmuş başkandan belediyeyi devraldı. Bir sonraki seçimde Ak Parti belediye Başkan adayı İbrahim Yusuf Turanlıya az bir farkla kaybetti. Adaylık verilse kimseye sürpriz olmaz.
Aslında gerçekte bunların hiç biri adaylığın İbrahim Yusuf Turanlıya değil de Abdurrahman Toprak’a verilmesi sebebi değildi. Gerçek şu ki birileri Kâhta siyasetinde taşları yerinde oynatacaktı. Kapalı kapılar ardında bu çalışmalar eperdir yapılıyordu. Değişim kararı verilmişti. Adıyaman siyasetinde yıllardır her zaman bölgenin güçlü aileleri siyasetinde güçlü aktörleri olmuşlardı, kaide buydu. Siyaset arenasında boy gösteren yeni yüzler şunu düşünmüşlerdi. Ne kadar büyürse büyüsün, nereye çıkarsa çıksın hep birilerinin gölgesi daima üzerlerinde olmuştu. Bunu gururlarına yediremeyeceklerdi. Artık ‘’Bende varım’’ mantığı epeydir kafalarını karıştırıyordu. Ellerinde su vardı, un vardı, ateş de vardı neden helvayı kendileri yapmasınlar…
Nitekim Adıyaman siyasetinin mihenk taşlarından biri olan, şimdiye kadar siyasette zirveye çıkmış birkaç kişiden biri konumunda olan, hukukçu, siyaset adamı Dengir Mir Mehmet Fırat ‘’Memleketimde bana yakın olan belediye başkan adaylarını tasfiye ettiler’’ diyecekti. Aslında Ak Parti Kâhta Belediye Başkan adaylığının İbrahim Yusuf Turanlıya verilmemesinin esas sebeplerinden biri de buydu. Başkan Turanlı üzerinden şu mesajı veriyorlardı ‘’Artık bu memleketi bizler yöneteceğiz’’
Bu meselenin göbeğinde bulunan, cefakâr halk yani biz yurdum insanını düşünen yok aslında. Önemli olan çıkar ve yeni düzen dengeleriydi. Neden derseniz, düne kadar beyaza siyah diyenler, gün gelecek siyaha beyaz diyeceklerdi. Ben merkezli beyinler her zaman önce kendi planlarını uygulamaya koyarlar kural budur.
Kâhta halkının siyasi iradesi kimsenin ne tekelinde nede gücündedir. Herkes artık gerçekleri bilecek kadar günümüz şartlarına ayak uyduracak seviyeye geldi çok şükür. Partilerin yönetici kadrolarına bakıldığında ince hesapları görmek mümkündür. Eğitimli, vizyonu olan, başarılı insan profili yerine; gerektiğinde eli sopa tutacak mantığı ön plana çıkacaktı.
Kim olursan ol, ne olursan ol, asil olan gerçek manada insanı sevmek, insanı saymak ve insan yerine koymaktır. Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur. Üstünlük bilgi ve birikimdedir.
Kâhta halkı, bugün burada yaşanan bu manasız çekişmelerden hoşnut değildir. Kimsenin kendi emelleri uğruna çocuklarımızın huzurunu bozmaya hakkı da hukuku da yoktur. Mitinglerde kullanılan dil kimsenin hoşuna gitmemektedir. Sanmasınlar ki çok bağıran doğrucu Mehmet’tir veyahut haklıdır. Kentimizin huzura ihtiyacı var kavgaya değil. Bizler güçlü olanı değil başarılı, vizyonu olan, öngörümü yüksek değerlere, şahsiyetlere, yöneticilere ihtiyacımız var. Dilinde sopa değil, güzel söz olan siyasetçilere ihtiyacımız var. Gelin bunu hep beraber kardeşliği, barışı tesis edelim. Bugünler hepimizin buna ihtiyacı var.
Yeni bir anlayış modeli geliştirmek, ben merkezli anlayıştan uzaklaşmak ve yarınlarımızın bu günümüzden daha yaşanılır olması dileklerimle…
Kutlu haber Kemal Kutlu
