Ankara-BHA
Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Kızılcahamam’daki “Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’ öncesi basın mensuplarının sorularına cevap veren Genel Başkan Devlet Bahçeli, 31 Mart’taki “Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi” sonrasında Türkiye’nin zincirleme seçimler dönemini geride bıraktığını ve seçimin artık ülke gündeminden çıktığını belirtti.
31 Martt’taki Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçiminda MHP’de seçim yarışına giren adaylara seslenen Bahçeli, “Seçilsin veya seçilmesin, gerek belediye başkan adayı, gerek il genel ve belediye meclis adayı olsun, partimizin ve Cumhur İttifakı’nın millet huzuruna çıkan bütün muhterem isimleri sorumluluklarını bihakkın yerine getirmişlerdir. Sizler 31 Mart 2024 tarihinde; il, ilçe ve beldelerinizde yaşayan vatandaşlarımızın takdir ve tercihiyle belediye başkanı olarak seçilip tarihi bir sorumluluğu omuzladınız” dedi.
31 Mart 2024 seçimlerinin Cumhur İttifakı ve partisi açısından başarıya ulaşıldığını söyleyen Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranına yönelik karalama çabalarının bizim nazarımızda hiçbir değeri, hiçbir itibarı, hiçbir geçerliliği yoktur. Zira bariz gerçekler ulu orta meydandandır. Saklayacağımız, gizleyeceğimiz, utanacağımız, üzerini örteceğimiz ve mahcubiyet duyacağımız bir şeyden bahsetmek mümkün değildir” dedi.
Ülke genelinde, MHP’nini il genel meclis üyeliği seçimlerinde yüzde 16,64 oy almış oldupunu ifade eden Bahçeli “Cumhur İttifakı’nın toplam oy oranı da yüzde 48,8 düzeyinde vuku bulmuştur. Bazı zeka özürlülerin ve hastalıklı ruhların zaviyesinden baktığımızda, partimiz büyükşehir belediye seçimlerinde yüzde 1,65 oy almıştır” dedi.
CHP ve AK Parti Genel Başkanları arasındaki görüşmeler sonucu gündeme gelen siyasette yumuşama süreciyle ilişkili konuşan Bahçeli şu ifadelere yer verdi:
“Yumuşama ve normalleşme çağrıları sözde kalmamalıdır. Hem nalına hem mıhına vurarak ulaşacağımız bir yer yoktur. Milli birlik ve kardeşlik hissiyatının tahkimi, halka halka genişleyen sosyal, ekonomik ve yasal reformların takviyesi, milletimizin taleplerinin temini önümüzdeki asıl gündem konusudur.
Türk ve Türkiye Yüzyılı Hedeflerini yakalamak milli yeminimiz olmalıdır. İç ve dış vesayet odaklarının tertip ve tezgâhlarını boşa çıkarmak, Türkiye’yi dipsiz tartışmaların içine sürüklemekten kaçınmak hepimizin mütemadi vazifesidir. Temiz toplum, temiz siyaset, tertemiz ve parlak bir gelecek için yapacaklarımız çok, yavaş hareket etme hakkımız ise yoktur.
Herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir. Önce ülkem ve milletim diyorsak netleşmemiz, samimiyet göstermemiz, nerede durduğumuzu gözden geçirmemiz lazımdır.
Siyasi mücadelemizde akli tutum ve ahlaki tutarlılık ihmal etmeyeceğimiz ilkelerimiz arasındadır. Bizim kucaklaşma ve uzlaşma vasatımız ülkemizin ve milletimizin baki çıkarları, vazgeçilmez değerler hazinesidir.
Terörizme boyun eğmek bir uzlaşma veya yumuşama değil, acziyet ve teslimiyettir. Terörü bir hak arama vasıtası görenlere, bunu destekleyenlere makul bakış devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok saymaktır, bu zeminde yumuşama, diyalog ve normalleşme diye de bir şey söz konusu olmayacaktır.
“Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçunu işlemiş olanlara hoşgörüyle bakmak, dış tehditlerle bağımsız ve tarafsız yargıyı işlevsiz hale sokmanın hesabını yapmak uzlaşma ve yumuşama değil, tükeniş ve altüst oluş demektir”
Kobane davası kapsamında 43 yıl hapis cezasına çarptırılan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demrirtaş ile ilgili konuşaan Bahçeli, “Terörist Demirtaş’ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuzluk demek, itiraz etmek, karşı gelmek devlete ve millete en ağır hakaret olup bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek art niyetlilik, terör seviciliği ve ikiyüzlülüktür” dedi.
Kutuplaşmayı besleyenler bellidir. Karamsarlık ortamını canlı tutmak için el ovuşturanlar berrak şekilde karşımızdadır.
Siyasette yumuşama pek tabii sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanmalıdır. Aksini düşünmek sorumsuzluktur. Ancak yumuşama kisvesi altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, sesimizin kısılmasını, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli, böylesi bir tarihi yanlışa da tavsiyem heves etmemelidir.
Özellikle altını çiziyorum ki, kumpasçılarla işimiz olamaz. Komplo peşinde koşanlarla ortak noktamız bulunamaz. Devletin içinde, FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayri meşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devletin, hukukla yollarını ayırdığı anda herhangi bir çeteden farkının kalmayacağı bilinen bir husustur. Hiç kimse kendisine güç vehmetmemeli, karanlık senaryolarla, sipariş talimatlarla, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır. Eğer bu kalkışma olursa, buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli, bağ ve bağlantılarının, devlet, toplum ve medya içindeki uzantılarının tasfiyesi, tecridi ve tecziyesi acilen sağlanmalıdır. Mevzu bahis konu, devlet ve milletin istikbali ise hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Terörist Demirtaş’ın, Sorosçu Kavala’nın ve Gazze politikasının rövanşını almak amacıyla iç işgal cephesinde konuşlananları dürte dürte harekete geçirenlere meydanı boş bırakmayacağız. Dahası onlara dünyanın kaç bucak olduğunu da göstereceğiz.