TİMBİR Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Veysel Ayhan, ‘Gazze Katliamı ve İsrail’in Vadedilmiş Topraklar Politikası’nı ele aldı. Prof. Dr. Ayhan şunlara değindi:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına yönelik yaptığı bir açıklamada “Sanmayın ki israil Gazze’de duracak. Sanmayın ki Ramallah güvenlik içinde olacak. Bu azgın devlet, bu terör devleti, eğer durdurulmazsa ‘vadedilmiş topraklar’ hezeyanıyla gözünü er ya da geç Anadolu’ya dikecek.” dedi. Bu açıklamanın ardından ulusal ve uluslararası alanda farklı tartışmalar yaşanmasına karşın, İsrail’in son günlerde Lübnan’ın işgaline yönelik sınırdaki birliklerinin sayısını artırması dikkat çekicidir. Bu kapsamda Likud liderliğindeki 37. İsrail Hükümetinin temel politikalarını irdelemekte fayda var.
İsrail’de halk, 2018-2022 arası dönemde yaşanan siyasi krizleri sonlandırmak adına 1 Kasım 2022’de Parlamento seçimleri için sandık başına gitti. 120 sandalyeli Meclis seçimlerinde Likud Partisi 32 Milletvekili ile bir önceki seçimlerden 2 sandalye daha fazla alarak birinci parti olarak çıkmıştır. Seçimlerde aşısı sağ partiler sandalye sayılarını artırırken, merkez sağ ve liberal kesimler ise oy kaybına uğramıştı. Seçim sonuçları iki devletli çözümü inkar eden, işgal edilmiş topraklarda yerleşimciler politikalarını destekleyen, Vadedilmiş Topraklar söylemine inanan dindar aşırı-sağcı partilerin iktidarıyla sonuçlanmıştı.
Kasım 2022 seçimlerinin ardından başlayan koalisyon görüşmeleri sonucu Likud önderliğinde 20 Aralık’da aşırı sağ ve dindar partilerin bir araya geldiği 37. İsrail Hükümeti kurulmuştur. Hükümette yer alan Partiler Likud, Birleşik Tevrat Yahudiliği/United Torah Judaism, Shas, Religious Zionist Party/RZP, Otzma Yehudit ve Noam. Böylelikle 37. Hükümet aşırı radikal Aşkeanazi ve Sefarad Yahudilerin bir koalisyon çatısı altında toplamayı başarmıştır.
Koalisyonu oluşturan partilerin ortak özelliği işgal ve ilhak politikalarını siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik olarak uygulanmasını sağlamayı amaçlamalarıdır. Koalisyon görüşmelerinde ve imzalanan metinlerde de işgalin kalıcı hale getirilmesi, yeni yerleşim birimlerinin açılmasını, Filistinlilierin mülksüzleştirilmesi ve Filistin topraklarındaki varlıklarının azaltılmasına dönük bir takım politikların hayata geçirilmesi açıkça vurgulanmaktadır.
Nitekim, 20 Aralıkta İsrail’in 37. hükümetinin kurulması ve onun yol gösterici ilkelerinin açıklanmasıyla birlikte, İsrail’in yalnızca Gazze değil aynı zamanda Batı Şeria’yı ilhak etme yönünde bir motivasyona ve siyasi perspektife sahip olduğunu göstermektedir. Nitekim Koalisyon anlaşmalarınde ifade edilen maddeler de İsrail’in ilhak politikalarını destekleyeceğini göstermişti. Özellikle, koalisyon anlaşmalarında yer alan maddeler 37. İsrail hükümetinin yerleşimci politikalarının finansal ve nüfus hareketleriyle de desteklenmesini içeren detayları içermektedir.
Likud önderliğindeki aşırı sağ ve dindar hükümet İsrail’in yerleşim girişiminin daha da sağlamlaştırılmasını ve genişletilmesini desteklemenin ötesinde İsrail yargı yetkisinin ve yönetiminin de Filistin topraklarında uygulanmasını hedeflemektedir. Hükümetin Yahudi halkının, tarihi İsrail toprakları olarak ifade ettikleri Filistin topraklarında yerinde münhasır ve tartışılmaz bir hakkı olduğu, Yahudi yerleşimi teşvik edeceği ve toprakları genişleteceği ifade edilmektedir. Açıklamada Golan dahil olmak üzere tüm Filistin topraklarının Yahudilere ait olduğu ifade edilmektedir. Nitekim Ulusal Dini Parti lideri Bezalel Yoel Smotrich’ın imzacısı olduğu koalisyon anlaşmalarında işgal edilmiş Filistin topraklarında egemenliğin tesisi yönünde askeri ve ekonomik adımların destekleneceği ifade edilmektedir. Bezalel’de işgal edilmiş Batı Şeria topraklarında yaşayan bir Yahudi yerleşimci olduğunu burada not etmek gerekir.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkat çektiği üzere Gazze saldırıları 7 Ekim Saldırılarına bir cevap olmanın ötesinde Filistin topraklarının Filistinlilerden arındırılması politikalarının uygulanmasına yönelik bir stratejinin uygulanmasını içermektedir. Gazze ile aynı zamanda Batı Şeria’da da İsrai’in saldırıları, insansızlaştırma ve mülksüzleştirme politikaları kesintisiz sürmektedir. Dolayısıyla 37. İsrail hükümetinde yer alan Koalisyon Partilerinin yalnızca Filistinlilerin değil aynı zamanda tüm Ortadoğu halklarının barış, istikrar ve güven içerisinde yaşama umutlarını da yok ettiğini not etmek gerekir.”