ANKARA / BHA
İşte O Yazı;
“Bir Ekrem İmamoğlu-Mansur Yavaş karşılaştırması”
Kılıçdaroğlu tarafından önleri kesilen İmamoğlu ve Yavaş partinin doğal adayları. İmamoğlu adaylık için bastırıyor. Yavaş ise neredeyse tüm bölgelerden destek alıyor ve daha fazla sesini yükseltiyor.
Seçimin üzerinden bir yıl geçmeden tekrar seçim konuşulmaya başlandı. Bu durum bir anlamda Türkiye siyasetinin laneti. Seçim konuşmadan siyaset yapamıyor siyasetçiler. Erken seçim talebini güçlendiren bazı sosyolojik unsurlar da var tabii. Her şeyden önce pek çok muhalif seçmene göre 2023’de yaşanan ağır yenilgi 2024’de telafi edildi. Yeni bir başlangıç yapmak ve çeyrek asra dayanan AKP iktidarını yıkmak için eldeki tüm enerjiyi kullanmak pekala mümkün. İkinci mesele ise ekonomik kriz. Ülkenin krizden çıkış süreci oldukça ağır tempoda ilerliyor. Enflasyonla mücadele programının bedeli geniş halk kitleleri tarafından ödenmekte. İktidar ise Erdoğan’ın adaylığını garanti altına alıp, krizinin olumsuz sonuçlarını telafi etmeden seçime gitmeye hiç de istekli değil. Bu nedenle yıllarca erken seçim konuşup yine de seçim yapmayabiliriz.
Muhalif kamuoyu ise CHP içi yarışmaya odaklanmış durumda. Geçen seçimde Kılıçdaroğlu tarafından önleri kesilen İmamoğlu ve Yavaş partinin doğal adayları. İmamoğlu adaylık için çok bastırıyor. Kılıçdaroğlu’nun parti içi iktidarı kaybetmesiyle sonuçlanan değişim hareketi önemli ölçüde İmamoğlu’nun eseri. Hatta 31 Mart’tan sonra değişimin durmasından şikayetçi İstanbul’un mevcut başkanı. İmamoğlu Özel liderliğinden rahatsız, başka bir alternatifi zorluyor diyemeyiz şüphesiz ki şu aşamada. Ama değişimin yeni söylemler ve kadrolarla devamı noktasında İstanbul’da bir kararlılık olduğu açıkça ortada. İmamoğlu’nun adaylığı ise iki nedenle tartışmalı: Öncelikle aldığı cezanın kesinleşmesi ihtimali var. İmamoğlu’na siyasi yasak gelmesi kısa erimde ciddi bir mağduriyete yol açacak. Bu filmi biz geçmişte de gördük. Siyaseten yasaklanan, hatta hapse giren Erdoğan cezaevinden demokrasi kahramanı olarak çıkmıştı. Ancak yine de olası bir siyasi yasağın seçime girmeyi engelleyeceği açıkça ortada. Bu nedenle dava meselesi kapanana kadar İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı özel olarak CHP, genel olarak ise tüm muhalif kesimler için büyük bir risk.
Tabii bir de popülerlik tartışması var. İmamoğlu ülkenin en güçlü siyasetçilerinden biri. Ama popülerlikte Yavaş ve Erdoğan kendisini geçiyor. Yani oldukça genç bir siyasetçi olmasına rağmen ülkeyi 25 yıldır yöneten Erdoğan’ın gerisinde bir figürle karşı karşıyayız. Bu karamsar tablonun karşısında ise Mansur Yavaş var.
Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığının birkaç nedenden dolayı ivme kazandığını söyleyebiliriz. En büyük avantaj şüphesiz ki beğeni. Yavaş neredeyse tüm bölgelerden destek alıyor. İç Anadolu ve Karadeniz gibi milliyetçi-muhafazakar seçmen ağırlığı belirgin olan yerlerde ise Mansur Yavaş etkisi oldukça güçlü. Erdoğan’dan daha cazip bir siyasetçi. Ayrıca Atatürkçü kesimler de kendisini olumluyor. Açık ara CHP’nin elindeki en önemli seçim figürü Mansur Yavaş. Halktan bu denli fazla beğeni toplayan bir siyasetçinin cumhurbaşkanı adayı yapılmaması siyaseten yanlış ve sonuçları itibariyle bir hayli riskli bir karar olacaktır. Dahası 2023 seçimleri kaybedildi. CHP’nin elindeki en popüler adayı Erdoğan’ın karşısına çıkarması ve hiçbir şeyi riske atmaması lazım.
Yavaş’ın bir diğer artısı devletle çatışmaya girmemesi. Yargıyla ve Erdoğan liderliğiyle sorunu yok kendisinin. Hatta pek çok iktidar yanlısı kanaat önderi Erdoğan olmazsa, Cumhur İttifakı için en iyi seçeneğin Mansur Yavaş olduğunu düşünüyor. Beklenti Yavaş sayesinde iktidar değişiminin yumuşak bir tonda gerçekleşmesi. Muhafazakar-milliyetçi kesimler iktidarın CHP’ye devredilmesi sonucunda ortaya çıkacak havayla kazanımlarının tehlikeye gireceğinden endişe ediyor. Onlar için Mansur Yavaş ehven-i şer. CHP’den biri cumhurbaşkanı olacaksa o Yavaş olmalı. Çünkü sağ çoğunlukla hiçbir sorunu yok, hatta pek çok bakımdan onlardan biri Mansur bey.
Mansur Yavaş’ı ön plana çıkaran son unsur yükselen milliyetçilik. Başta Atatürk milliyetçiliği olmak üzere milliyetçiliğin her biçimi bu aralar oldukça popüler. Bütün partiler birbirleriyle milliyetçiliklerini yarıştırıyor. Her siyasetçi için olmaz olmaz siyaset enstrümanı vatana olan sevgisi. Ayrıca hiçbir parti tarafından tam olarak kontrol edilemeyen yüzde 5’lik bir milliyetçi-popülist kitle var. Geçen seçimde Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Muharrem İnce gibi figürlerin durumu milliyetçi kitlenin desteğini alan aday veya partilerin daha şanslı olduğunu gösteriyor.
Tartışmayı bitirirken Mansur Yavaş’ın kendisiyle ilgili de bir hatırlatma yapmakta fayda var. Ülke ve memleket meseleleri hakkında konuşmayan, gücünü sessizliğinden alan bir başkan yok artık karşımızda. Yavaş daha fazla sesini yükseltiyor. Bu bağlamda tüzük kurultayında parti içi oligarşiye açıkça karşı çıkması, Özel ve İmamoğlu’na üslup eleştirisi yapması oldukça önemli. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Yavaş’a verdiği desteğin parti içi dengeler bakımından kendisini daha güçlü hale getirdiği de açıkça ortada.