AKP-MHP: Zor görüşme
Koalisyonu kurmakla görevlendirilen AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, CHP’nin ardından bugün MHP ile görüşecek. CHP ile görüşmesini “samimi ve dostane” olarak tanımlayan Davutoğlu, bu görüşme için de aynısını söyleyebilecek mi? Buna yanıt vermek zor. Zira AK Parti’nin “tartışmayız” dediği tek konu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pozisyonu MHP’nin üç önceliğinden biri.
“Diyeceğiz ki; çözüm süreci bir çözülme sürecidir ve hemen bitirilmelidir. 17/25 Aralık’ın üzerine sonuna kadar gidilmelidir. Recep Tayyip Erdoğan Saray’dan çıkıp Çankaya fanusunun içine girmelidir.”
Yukarıdaki sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait ve MHP’nin olmazsa olmazları…
Bahçeli, Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Hakan’a verdiği röportajda kendisi ile görüşmeye gelen AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na bunları söyleyeceğini belirtti. 7 Haziran akşamından bu yana da her platformda aynı yaklaşımı dile getiriyor. Hem MHP’de, hem de AK Parti’de birlikte bir koalisyonun olabileceğini savunanlara karşın Bahçeli muhalefette kalmayı tercih eden bir yaklaşım sergiliyor. Bu da AK Parti ile koalisyonu daha başından zorlaştırıyor.
İki parti liderleri bugün ilk kez koalisyon görüşmesi için bir araya geliyor. Saat 13’te TBMM’de gerçekleşecek görüşmede Davutoğlu’na AK Parti’den Faruk Celik, Mahir Ünal, Haluk Ipek, Lütfi Elvan ve Ertan Aydin refakat edecek. Bahçeli’ye ise MHP’den Semih Yalçın, Oktay Vural, İsmet Büyükataman, Ahmet Kenan Tanrıkulu ve Mustafa Kalaycı eşlik edecek.
AK Parti’nin “tartışmam” dediği tek konu
AK Parti 7 Haziran seçimlerinden sonra tavrını önce koalisyon, zorunlu olursa erken seçim olarak belirledi. Koalisyon görüşmelerine başlamadan önce diğer partilerden farklı olarak hiçbir şart ileri sürmedi. İleri sürenlerin de kendilerini bağladıklarını söyledi.
Ancak açıkça tek bir konuyu tartışmayacağını vurguladı: Cumhurbaşkanlığı makamını yani Recep Tayyip Erdoğan’ı. Yani MHP’nin tam da tartışmaya açmak istediği konuyu.
Davutoğlu, Bahçeli’nin “fanus” sözüne de bu nedenle cevap verdi:
“Her konuyu tartışmaya açığız ama Cumhurbaşkanlığı makamını konuşturmayız, tartıştırmayız. Hiç kimse Cumhurbaşkanlığı için “Fanus’a girecek” gibi bir ifade kullanamaz. Cumhurbaşkanlığı makamını tartışma konusu yapmaktan vazgeçin; size de, millete de faydası yok.”
Ancak Bahçeli, Davutoğlu’ndan gelen bu eleştiriye karşın MHP’nin geri adım atmayacağını Twitter üzerinden gösterdi. Önce fanusun anlamını açıkladı…
“Fanus; süslü, ayaklı fener demektir. Yine fanus, değerli eşyaları tozdan korumak için üzerlerine kapatılan yarımküre biçimindeki cam kaptır.”
Bahçeli sonra da “Çankaya fanusu saray kapanının panzehiridir. İnsanı ferahlatır, aklını başına getirir, huzura erdirir, ufkunu değiştirir “ diyerek Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne dönmesi gerektiğini vurguladı:
“Çankaya fanusu, binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin simgeleştiği, toplandığı ve özümsendiği tarihi bir emanettir. Çankaya fanusu, kurtuluş mücadelesinin neticesinde kurulan milli ve üniter Türk devletinin namus ve haysiyet sancağıdır.Bu fanus çatlarsa, tarihsel süreklilik kopar. Bu fanusa saygı duyulmazsa Türk-İslam asırlarının kutlu hatıraları teker teker buharlaşır.”
Davutoğlu da MHP’ye gitmeden bir gün önce tekrar hassasiyetlerini tekrarladı. “Cumhurbaşkanı konusu açılırsa koalisyon müzakerelerini sabote etmek olur’ demiştiniz; konu gündeme geldi mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Beni görevlendiren makamı tartışma konusu açıldığında o sürecin bu sefer meşruiyeti tartışmaya başlanır. Görevi veren makamın meşruiyetini tartışmak bu sürecin doğasına aykırı. O zaman ben hangi meşruiyetle bu ziyareti yapıyorum? Cumhurbaşkanımızın beni görevlendirmesi meşruiyetiyle. O görevi veren makamın meşruiyetini veya itibarını tartışmaya açmak eşyanın da sürecin de doğasına aykırı.”
Davutoğlu ve pozitif kavramlar
Davutoğlu koalisyon görüşmelerine başlamadan kısa süre önce “CHP’ye de, MHP’ye de aynı uzaklıktayız” demişti. CHP ile görüşmesinden sonra “hâlâ aynı uzaklıkta mısınz?” sorusuna ise “uzaklık negatif bir kavram” diyerek “yakınlık” sözcüğünü kullanarak yanıt verdi.
“Şu anda da aynı tutumumuzu sürdürüyoruz, yani CHP’yle, MHP’yle uzaklığımız bu anlamda aynı veya yakınlığımız aynı, uzaklık negatif bir kelime, yakınlığımız aynı diyeyim. Bu süreçte olumlu kavramlar kullanalım. CHP ile görüşmemiz olumlu geçti, sıcak bir atmosferde geçti. Eminim yarın Milliyetçi Hareket Partisi ile Sayın Bahçeli’yle görüşmemiz de aynı sıcak ortamda karşılıklı anlayış içinde gelişecektir.”
Ancak Davutoğlu acaba beklediği sıcaklığı MHP’de bulabilecek mi?Çünkü Devlet Bahçeli, Ahmet Hakan’a verdiği röportajda Davutoğlu’na şunları da söyleyeceğini belirtti:
“Sizinle ‘çözüm süreci’ konusunda hiçbir birlikteliğimiz yok diyeceğiz. Ayrıca 17/25 Aralık konusu var diyeceğiz. Saray’dan Çankaya’ya taşınma konusu var diyeceğiz. Bunların haricinde çok konu var diyeceğiz. Ardından da ekleyeceğiz, ‘Beraber koalisyon kurup birbirimizi aldatmanın gereği yok’ diyeceğiz. ‘Koalisyon kurup birbirimizi karakol amiri gibi takip ettirmenin gereği yok’ diyeceğiz. Bu bakanlığı bu parti kontrol edecek, şu bakanlığı şu parti kontrol edecek… Böyle şey olabilir mi?”
“En geçerli model AK Parti-CHP modelidir. ‘Bu modeli hayata geçirin’ diyeceğiz. Biz seçim gecesi söyledik: Bize düşen ana muhalefettir. Böyle bir koalisyon modeli ortaya çıkarsa biz Türkiye’nin yararına olan uygulamaları destekleriz, yararına olmayan uygulamalara da muhalefet ederiz. Yapıcı bir muhalefet oluruz.”
Cumhurbaşkanı’nın konumu şu an için en önemli ayrılık noktası olarak görülüyor. Ancak MHP’nin şartları arasında sıraladığı diğer iki konu da AKP’nin kayıp – kazanç dengesini iyi kurması gereken konular. Çözüm sürecinin en azından “dondurulması” AKP’nin daha fazla Kürt oyunu kaybetmesine neden olabilir. 17 / 25 Aralık soruşturmalarının tekrar Meclis gündemine alınması ise daha önce milletvekillerinin arkasında durmayı tercih eden parti için bir başka zor konu.
Kendi içinde tutarlı yaklaşım
Bahçeli hem AK Parti’ye, hem de CHP – MHP – HDP’nin üçlü koalisyon kurulabileceğini dile getiren, hatta kendisine Başbakanlığı öneren CHP’ye kapıyı kapatıyor. Son olarak Meclis Başkanlığı seçiminde MHP’nin kendi adayının arkasında durması, muhalefetten bir ismin başkan olmasını engelledi. MHP’nin tavrı AK Parti’ye yaradı. Meclis Başkanı AK Partili İsmet Yılmaz oldu. MHP’nin tavrı CHP ve HDP tarafından eleştirildi. Ama öte yandan MHP kendi içinde tutarlı davrandı. Aslında MHP 7 Haziran’dan bu yana pozisyonunu hiç değiştirmedi. Seçim sonuçları açıklandığında Bahçeli şöyle demişti:
“MHP şerefi ve haysiyetiyle, ilkeli ve dürüst politikalarıyla çok güzel ve Meclis’te denetimi esas alan bir ana muhalefet görevini üstlenmeye hazırdır. Bunların hiçbirisinden sonuç alınamıyorsa da, en erken seçim ne zaman olacaksa o zamanda olur.”
MHP’nin bu tutumunun arkasında koalisyon kurulamaması halinde gidilecek erken seçimde oylarını yüzde 16’nın daha da üstüne çıkarma amacı olduğu düşünülüyor.
Kaynak: Al Jazeera, Ajanslar