enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5167
EURO
36,1521
ALTIN
3.003,45
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adıyaman
Hafif Yağmurlu
5°C
Adıyaman
5°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
6°C
Salı Hafif Yağmurlu
7°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
9°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
10°C

ADIYAMAN MİLLETVEKİLİ BOYNUKARA, HABERTÜRK’E GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ

ADIYAMAN MİLLETVEKİLİ BOYNUKARA, HABERTÜRK’E GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
REKLAM ALANI
25.12.2015
0
A+
A-

   

Adıyaman Milletvekili Ak Parti Adalet Komisyonu Üyesi Adnan Boynukara, Habertürk Tv’ye Gündemi Değerlendirdi. 

SUNUCU- Bu bölümde konuğumuz var, Güneydoğu’da süren büyük operasyonu, PKK’nın hendek stratejisini ve bundan sonrasını konuşacağız. Konuğumuz, AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, Ankara Stüdyomuzdan katılıyor yayınımıza.

Hoş geldiniz Sayın Boynukara yayınımıza.

ADNAN BOYNUKARA- Hoş bulduk.

SUNUCU- Şimdi bölgede büyük operasyon devam ediyor, neredeyse terk edilmiş ilçeler var, her gün o ilçelerde barikatlar kuruluyor, bombalar tuzaklanıyor, güvenlik güçleri de amansız bir mücadele veriyor bu terör örgütünün neden olduğu kaos ortamını ortadan kaldırmak için.

Sizin öncelikle gözleminiz nedir son durumla ilgili?

ADNAN BOYNUKARA- Öncelikle terörle mücadelede hayatını kaybeden kardeşlerimize başsağlığı diliyorum, Allah rahmet etsin diyorum, ailelerine sabır diliyorum.

PKK terör örgütü ve PKK terör örgütü türevi olan aktörler, oluşumlar, gruplar, bunların hepsinin bu süreçte kullandığı iki temel argüman var.

Birincisi; 7 Haziran seçimlerinden sonra sivil siyaset yapma olanaklarının kalmadığını iddia ediyorlar.

İkincisi; 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablodan hareketle yapılan 1 Kasım seçimlerini darbe olarak değerlendiriyorlar.

Bir kere bu konuyu iyi anlamakta fayda var, çünkü burada kirli bir kampanya yürütülüyor. Milletin iradesiyle ortaya çıkmış sonucu darbe olarak nitelendirmek, bunu yapan kişilerin demokrasi anlayışını ortaya koyan en somut göstergedir. 7 Haziran’dan sonra ne olduğunu hatırlamak için ise bazı veriler, bazı bilgilere bakmakta fayda var. Bakın 11 Temmuz’da PKK terör örgütü çatışmasızlığı bitirdiğini ilan etti. 13 Temmuz’da PKK terör örgütü devrimci halk savaşı başlattığını ilan etti. 20 Temmuz’da PKK terör örgütü topyekun savaş çağrısı yaptı. Şimdi bunların hepsini yok sayarak Hükümeti suçlamak veya devleti suçlamak tam bir düşünce körlüğü olsa gerek. Kimin savaş istediği, kimin ülkeyi kaosa sürüklemek için çabaladığı, kimin küresel istihbarat örgütleriyle işbirliği yaparak Türkiye’yi Suriyeleştirmeye çalıştığı bu verdiğim üç temel tarihi açıklamada kendini ortaya koyuyor. PKK terör örgütü küresel güçlerden aldığı direktifler doğrultusunda Türkiye içine ilişkin bir operasyon yapıyor. Terör üzerinden Türkiye’yi kaosa sürüklemeye amaçlıyorlar, bir Suriyelileşme çabası içindeler. PKK terör örgütünün şunu iyi bilmesi lazım: Devletlerle terör örgütleri arasındaki ilişki kullanmaya dayalı bir ilişkidir. Ve PKK terör örgütü şu an Türkiye ile Türkiye Hükümetiyle, Türkiye Devletiyle, Türkiye Milletiyle sorunlu olan tüm ülkelerle işbirliği yaparak ülkenin içini karıştırmaya çalışıyor. Burada şunu çok net bir şekilde söylemek mümkün: Terör örgütü Kürt vatandaşlarımızın sorunlarıyla değil küresel güçlerin onlara açtığı alan üzerinden gündeme geliyor. Bölge halkı olan-bitenden…

SUNUCU- Sayın Boynukara, o noktada şunu sorayım size: Bölgede halkın desteği yok öyle görünüyor baktığımızda da, operasyonlara destek veriyor…

ADNAN BOYNUKARA- Bakın size somut bir örnek, somut bir olay anlatayım. Dün Diyarbakır’da Sur’da öldürülmüş bir teröristin cenazesini almaya geliyorlar, milletvekilleri var, bazı partilerden milletvekilleri var. Orada slogan atılmaya çalışılıyor ve cenaze sahipleri bu milletvekillerini kovalıyorlar, hendeği lanetliyorlar; PKK’nın bunu görmesi lazım. Aileler bundan rahatsız, esnaf bundan rahatsız, bölge insanı bundan rahatsız. Ancak PKK terör örgütü almış olduğu küresel vazifeden hareketle içinde bulunduğu bu durumu sürdürmeye çalışıyor. Bunu özyönetimle ilişkilendiriyorlar, özyönetim kavramını kullanıyorlar. Şunun sorulması lazım: 15-20 yıl…

SUNUCU- Ona gelmeden, o çok önemli bir başlık, ama izninizle şimdi çok önemli bir şey söylediniz ki Abdülkadir Selvi de bunu yazdı, asıl hendekler Sur’da açılmadı, asıl barikatlar Cizre’de kurulmadı, asıl tuzak Suriye ve Irak’ın geleceğinin tayin edildiği pazarlık masalarında kuruluyor diyor Abdülkadir Selvi. Siz de aslında uluslararası boyut derken bunu mu kastediyorsunuz, ne dersiniz bu tespit için?

ADNAN BOYNUKARA- Küresel denklem diye kastettiğim tam da budur. Burada Suriye’de, Ortadoğu’da yeni bir denklem kurulmaya çalışılıyor ve Türkiye’nin bu denklemin dışında kalması için Türkiye’yi kendi içinde bir terörle uğraştırıyorlar, bir kaosla uğraştırmaya çalışıyorlar. Bunu iyi not etmekte fayda var. Yoksa özyönetim diye iddia ettikleri olay, bakın 15-20 yıldır bu siyasi görüş bu şehirleri yönetiyor, yerel yönetimde yönetiyor. Bu şehirlerin hangi sorunlarını çözmüşler de bugün özyönetimden bahsediyorlar. Diyarbakır’ın hangi sorunu çözülmüş, Hakkari’nin hangi sorunu çözülmüş, Mardin’in hangi sorunu çözülmüş veya Şırnak’ın. 20 yıldır yönettiğiniz bir şehrin sorunlarını çözemiyorken özyönetim diye bir şeyden nasıl bahsedebilirsiniz? Zaten halk doğal yollarla, serbest seçimle size bu yetkiyi vermiş. Bunu kullanamayan, bunun gereklerini yerine getirmeyen…

SUNUCU- Sayın Boynukara, yine çok önemli bir şey söylediniz, onun da altını çizmek istiyorum, dediniz ki; Türkiye’nin sorunlu olduğu ülkelerle PKK işbirliği yapıyor dediniz. Zira işte Rusya, hemen ilk akla gelen ülkelerden biri ki Selahattin Demirtaş da Moskova’da temaslarda bulundu, oradan verdiği mesajlar da önemliydi. Hem o çerçevede isterseniz bir değerlendirin, bir de Rusya’nın tavrı bu anlamda daha mı aktif olur bölge açısından?

ADNAN BOYNUKARA- Rusya’nın bölgede ne istediğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Rusya’nın tek amacı; Suriye’nin parçalanması ve orada Esad yönetiminde Nusayri anlayışın egemen olduğu bir butik devletin kurulması. Bunun temel nedeni de, Akdeniz’de var olan iki üssünü sürdürmek. Bunun için de Türkmenlere yönelik saldırı yapıyor, Türkiye’yi kendi içinde bir uğraşıya sürüklemek için PKK terör örgütüyle işbirliği yapıyor ve bunu devam ettiriyor. Nusayri devleti kurulduğunda olacak olan nedir? Olacak olan şudur: Sınırlarımızda sorunu çözülmemiş, kaosun egemen olduğu bir ülke bırakmak, bununla Türkiye’yi uğraştırmak istiyorlar. Bakın aynı oyun Afganistan’da da denendi. Afganistan işgal edildi, Afganistan işgalinden sonra El Kaide terör örgütü çıkartıldı, El Kaide terör örgütü bir noktadan sonra Pakistan’ın istikrarsızlaştırılması için bir unsur olarak kullanıldı. Şu anda da bölgede DAİŞ’i, PKK’yı Türkiye’nin ve bölgenin istikrarsızlaştırılması için bir unsur olarak kullanmaya çalışıyorlar. Yoksa bu tür örgütlerin temel amacı da şu: Bölgede doğal değişim taleplerinin, doğal demokratikleşme taleplerinin terör örgütleri üzerinden bastırılması. Yoksa DAİŞ dediğiniz terör örgütü düne kadar olmayan bir örgüttü, birdenbire ortaya çıktı. 47 binin üzerinde yabancı teröristin olduğu söylenen bir örgütün küresel istihbarat örgütlerinin desteği olmadan varlığını sürdürmesi, Irak ile Suriye arasında koca bir alanı yönetmesi, orada estirmesi mümkün mü?

SUNUCU- Şimdi öz yönetim dediniz, dün Barzani bağımsızlık için referandum talimatı verdiğini açıkladı. Şimdi bu açıklama Kandil’de nasıl yankılanır, Kandil’e cesaret ve güç mü verir bu açıklama sınırların değişe bilirliği noktasında?

ADNAN BOYNUKARA- En bakın Irak’ta ayrı bir oyun kuruluyor. Irak’ta Şii Maliki ve İran destekli ayrı bir denklem kuruluyor ve bu denklemde de Barzani’ye ilişkin bir operasyon yürütüldü. Uluslararası ilişkileri takip edenler gayet iyi bilir, bundan 7-8 ay önce Kuzey Irak meclisinde Barzani’ye karşı bir aslında bir tırnak içinde bir darbe girişiminde bulunuldu, bu girişimde tüm unsurlar görev aldı, oradaki Barzani dışındaki tüm unsurlar işte İran’ın desteklediği unsurlar, komünist unsurlar bunların hepsi görev aldı. Barzani’nin bağımsızlık talebinin ben PKK üzerinde nasıl bir etki oluşturacağını veya PKK’yı yüreklendirme anlamında bir etki oluşturacağını düşünmüyorum, çünkü PKK’yla, bölgedeki kimi ülkeler arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu Kürt meselesi konusunda, PKK konusunda az çok kafa yoran herkes gayet net bir şekilde biliyor. Kimi komşumuz olan ülkelerin Kandil’de istihbarat örgütlerinin günlerce kaldığı, oradaki terör elebaşılarını yönlendirdiği herkesin bildiği meçhul olmayan bir konu. Onun için bence şeyi Irak meselesini ayrı düşünmek lazım, PKK’ya yüklenen misyonu ayrı düşürmek lazım. PKK’ya yüklenen misyon Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması, Türkiye’nin bölgede etkin olacağı mekanizmaların dışında tutulması PKK’ya yüklenen misyon bu şu an.

SUNUCU- Peki, şimdi baktığımızda mesela bu operasyonlarla birlikte, daha doğrusu yürütülmesi gereken reformlar olduğu belirtiliyor ki, demokratik çözüm hamlesi olarak nitelendirilmiş bu bir HDP’li kaynağa dayandırılarak El-Cezire’nin haberinde yer almıştı. Mesela neler var içinde? Ana dilde eğitim var, yerel meclislerin güçlendirilmesi, idari teşkilatların demokratikleştirilmesi gibi konu başlıkları bunlar. Şimdi bir taraftan terör ve şiddet devam ederken, diğer taraftan böyle belli bir özellikle kulağa hoş gelen düşüncelerde olabilir, sempati de duyulabilir demokratik konular geçtiği için içinde. Siyasi zemine nasıl taşınır, o şiddet ve terör devam ederken bu konularla ilgili, yani reform sağlayarak devam edilebilir mi, yol alınabilir mi bu konuyla ilgili?

ADNAN BOYNUKARA- Bir kere şunu net bir şekilde altını çizmekte fayda var: Diyarbakır’daki, Hakkari’deki, Şırnak’taki yaşam İstanbul’daki, Kocaeli’ndeki gibi normalleşmediği müddetçe terörle mücadelede en ufak bir kesinti söz konusu değil. Orada hendekler olduğu müddetçe, insanlar tehdit edildiği müddetçe, insanlar öldürüldüğü müddetçe, insanların malı yağmalandığı müddetçe, ülke sınırları içinde silahlı unsurlar barındırıldığı müddetçe terörle mücadelede en ufak bir kesinti, en ufak bir durma söz konusu değil. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da, Sayın Başbakanımız da gayet net bir şekilde açıkladılar burada en ufak bir, kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın. Bununla birlikte demokratikleşme anlamında yapılması gerekenler konusunda ben o siyasi anlayıştaki arkadaşların kafalarının karışık olduğunu düşünüyorum. Bakın AK Parti iktidarı döneminde akıllarına dahi getirilmeyen demokratikleşme adımları atıldı, yasakların tümü kaldırıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız, çok büyük bir risk alarak çözüm sürecini başlattı. Buna rağmen PKK terör örgütü ve PKK terör örgütünün türevi olan unsurlar buna ihanet ettiler bunu görmek lazım, bunun altını net bir şekilde çizmek lazım. Ama bu şu demek değildir: AK Parti’nin temel siyasi pozisyonu demokratikleşme ve devletin demokratik dönüşümüdür. Bu noktada önümüzdeki süreçte nelerin gündeme geleceğini göreceğiz hep birlikte.

SUNUCU- Bu hangi çerçevede görüşülebilir Sayın Boynukara çünkü şimdi şöyle bir şey var o haberde deniliyor ki: Eğer bunlar gerçekleşirse, siyasi iktidar bunu kabul ederse hendekler kapatılır, o zaman mümkün olabilir bu deniliyor. Şimdi hendek üzerinden, hendeklerin üzerinden yapılan bir bu anlamda pazarlık ya da bir talep var.

ADNAN BOYNUKARA- Bu kabul edilemez, böyle bir şey söz konusu değil. Bu gayet net bir şekilde söylüyorum, bu AK Parti Hükümetlerinin kabul edeceği bir şey değildir hendekle, silahla, terörle pazarlık söz konusu değil. Tekrarlıyorum bunu, Sayın Cumhurbaşkanımız da, Sayın Başbakanımız da net bir şekilde ortaya koyuyorlar bu ayrı bir konu, bununla sonuna kadar mücadele edilecek, bunu bu konuyu gündeme arkadaşların da bilmesinde fayda var. Ancak demokratikleşme Türkiye’nin demokrasi açığının kapatılması ayrı bir konu. Onun için ikisini birbirine karıştırdığınız zaman bu biz çözüm istemiyoruz, biz adım atılmasını istemiyoruz demektir. Şunu kabul etmek mümkün değil: Belediyenin araçlarıyla hendek kazmak, belediyenin araçlarıyla insanların yaşamını zora sokmak, belediyenin araçlarıyla şehri yaşanmaz hale getirmeyi nasıl kabul edeceğiz bunu? Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Onun için o haber kim söyledi, hangi gerekçeyle konuştu bilmiyorum, ama AK Parti’nin kabul edeceği bir şey değil bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da, Sayın Başbakanımızın da bu konudaki pozisyonu gayet net, silahlı unsurlar ülke içinde olduğu müddetçe terörle mücadele sonuna kadar devam edecek. Demokratikleşme ayrı bir gündem konusu.

SUNUCU- Peki şunu sorayım: DTK olağanüstü toplanıyor hafta sonunda, Selahattin Demirtaş’ın da açıklamaları var, bu toplantı çok önemli dedi ve orada öz yönetim ve özerklik konusunun aslında geleceği konuşulacak, ya daha doğrusu çerçevesi çizilecek dedi. Şimdi nasıl buluyorsunuz HDP’nin bu konuya yaklaşımını, öz yönetimi sahiplenme kararını?

ADNAN BOYNUKARA- Ben bundan ya öz yönetim konusu gündeme geldiği günlerde şunu söylemiştim: Bu PKK terör örgütünün bir yeni oyunudur, burada amaç sivil halkla, kolluk kuvvetlerini, güvenlik birimlerini karşı karşıya getirmektir. Ve maalesef halktan rey alarak seçilmiş olan kimi siyasi aktörler de bunun bir yandan piarını yapıyorlar, bir yandan öncülüğünü yapıyorlar bunun kabul edilmesi mümkün değil, bu doğru bir şey değil. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusu veya yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının tartışılması konusu bunlar terörle mücadelenin olduğu bir ortamda veya terörle mücadelenin pazarlık unsuru haline getirildiği zaman biz bir şey istemiyoruz, biz çatışmanın devamından yanayız demekten başka bir şey bunu ifade etmek istiyorum bu gayet net. Bunu Selahattin Bey’de söylese, bir başkası da söylese bunun anlamı budur. Siz bir yandan elinde silahlı unsurların şehir merkezlerinde var olmasını şeye kimi yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesine bağlayacaksınız, bunu bir pazarlık unsuru haline getireceksiniz, bu kabul edilebilecek bir şey değil. AK Parti’nin bu konudaki pozisyonu da gayet net ve açık zaten.

SUNUCU- Sadece zemin mi yanlış? Çünkü, AK Partili bir isim ki önemli bir isim Galip Ensarioğlu, daha önce özerklik de olur, öz yönetimde ama sahiplenme şekliniz, yönteminiz yanlış demişti, yani farklı bir zeminde olmuş olsa konuşulabilir mi bu konu?

ADNAN BOYNUKARA- Bakın benim kastettiğim nokta şu: Bunun bir pazarlık unsuru halinde sunulması. Şimdi bir yandan terör devam ederken, bir yandan şehirler yaşanmaz hale getirilmişken siz şunu yaparsanız biz bunu kapatacağız demek bir pazarlıktır, bu kabul edilemez benim kastettiğim bu. Galip Bey’in ne söylediğini bilmiyorum, Galip Bey’e sormak lazım hangi bağlamda söyledi onu bilmiyorum, ama ben benim bildiğim ya bu kabul edilebilir bir öneri değil. Kastedilen yerel yönetimler güçlendirilmesi, yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasıysa bu ayrı bir tartışma konusu, ama bu terörle mücadelenin pazarlığı veya onun karşıtı olarak sunulduğu zaman biz çözüm istemiyoruz demekten başka bir şey değil, benim kastettiğim bu.

SUNUCU- Peki, bir de muhatap konusu var ki bu çözüm süreci raftan kalktığı zaman en çok konuşulan konu bu olmuştu ki ortaya atıldı Orhan Miroğlu’da söylemişti, artık farklı taraflarla bu konuşulması lazım muhafazakar Kürtler, sivil toplum kuruluşları gibi demişti. Şimdi Abdullah Öcalan’ın da tekrar devreye girmesi daha faydalı olur şeklinde görüşler var, diğer yandan Kandil’le arada ciddi bir sorun var o anlamda sıkıntı olabilir deniliyor. Ne diyorsunuz, yani neyi değiştirir ya da nasıl bir etki yapar, ivme kazandırır mı Abdullah Öcalan figür olarak içinde olmuş olması bu sürece nasıl etki eder?

ADNAN BOYNU KARA- Yani şunu net bir şekilde söylemekte fayda var: Çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı veya buzdolabına konulduğuna ilişkin söylemin geliştiği dönem, PKK terör örgütünün ülkeyi kaosa sürüklemek için saldırıları başlattığı dönemdir bunu net bir şekilde görmek lazım. Terörle mücadele devam ederken de, sizin ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen unsurlarla oturup başka bir şeyler konuşma imkanınız zaten yok, bugüne kadar da terör örgütüyle en ufak bir devletin unsurlarının dahi yaptığı bir görüşme söz konusu değil. Şunu ama bu noktada ikinci bir konu gündeme geldi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız muhatapların çeşitlendirileceğini ifade etti, muhatap olarak bizim muhatabımız milletimizdir dedi. Bu ne demektir? Bölgede yaşayan herkes çözüm sürecinin muhatabıdır. HDP Kürtlerin sözcüsü, Kürtlerin sahibi gibi konuşma hakkına sahip değildir. AK Parti’nin aldığı oylar vardır, diğer partilerin aldığı oylar vardır hiç kimse Kürtleri kendi tekellerinde görme hakkına sahip değildir. Bu bağlamda muhafazakar Kürtler, liberal Kürtler, sosyalist Kürtler, solcu Kürtler kim varsa silahı ve şiddeti hak arama aracı olarak görmeyen herkesle, her zeminde oturulup konuşulur bu nokta en ufak bir kaygımız, kuşkumuz, çekincemiz söz konusu değil. Bu meselenin çözümü konuşmadır, bu meselenin çözümü siyasettir bizim kastettiğimiz ve anladığımız budur. Ama birileri silahı, silah üzerinden tehdidi, silah ve şiddeti bir hak arama aracı olarak topluma ve ülkeye dayatmak istiyorsalar karşılaşacakları son gayet net ve açıktır terörle mücadele.

SUNUCU- Peki, AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara çok teşekkür ediyoruz yayınımıza katıldığınız teşekkür ediyoruz.

 

 

 

REKLAM ALANI
timbir - birlik haber ajansi