Aşk taşan, hasret taşan kollara müştak olanlar, bize gelsinler.
Bize gelsinler, bağırları ile sönmez bir hamle ateşine kucak olanlar, bize gelsinler.
Bize gelsinler, yol alan hakikat kervanına bezenk olanlar; tak olanlar, tak olanlar bize gelsinler.
Gelsinler, öksüz bir kavmin (Giryeden Hazret-i Ya’kub’anevbet bırakmayan) bir milletin buğulaşan gözlerine tiryak olanlar bize gelsinler.
Gelsinler bize canını yağmaya verip, hâk olup… Hak olanlar… Bize gelsinler.
Gelsinler! (Vatan turabını semen semen diyerek öğenler), nesli pak, alnı ak olanlar, bize gelsinler.
Bize gelsinler hasret ile çâk çâk olanlar, nûr ile berrak olanlar bize gelsinler.
Gelsinler bitsin bu darmadağınıklık, gelsinler dinsin cümle ağıtlar; zafer bulsun seferimiz. Gelsinler, gelsinler gönüleyakın, gözden ırak olanlar bize gelsinler.”
* Mehmet Akif İnan
STK larımızın kıymetli temsilcileri kurumlarımızın değerli müdürleri muhterem dava arkadaşlarım kıymetli hazirun aday tanıtım toplantımıza hoş geldiniz Safalar getirdiniz
Yıl 1992 aylardan Şubat, Şair, Yazar, Fikir adamı Mehmet Akif İnan 15 arkadaşıyla yıllardır ezilen, hor görülen, mağdur edilen kesimlerin hakkını savunmak için, bu alanda “biz de varız” diyerek, büyük bir fedakarlıkla Eğitim Bir-Sen’i kurarak yola revan oldular.
Çünkü hak arama mücadelesi kadim bir gelenekti onlar için, çünkü “Hayat iman ve cihat”tı onlar için. İman ıspatgerektirirdi ve dava erleri bu ıspatı her ne pahasına olursa olsun gösterirlerdi. Varlıklı, imkan ve nüfuz sahibi insanların hakları her dönemde ve şartta teminat altındaydı ancak zayıf, etki ve yetki sahibi olmayan yığınlarca mazlumun hakkını kim savunacaktı. İşte Eğitim Bir-Sen davası bu saiklerle kuruldu ve hak arama mücadelesinin en etkili örnekleri ortaya konarak, nice bedeller ödenerek zirvelere taşındı. Şimdi bize düşen bu dava erlerine yalnızca rahmet okumak mı, bir efsane olarak anlatıp takdir etmek mi yoksa bu kutlu davanın temel ilkelerini yeniden kuşanarak sahaya inmek midir? Bilinçli, inançlı, çağın dinamiklerini ve şartlarını iyi okumuş birilerinin sancağı yeniden ele alarak mücadele zamanı gelmedi mi?
Darbelerle, baskılarla, zulümlerle dolu tarihin akışını değiştirmek, yoksulluğa, yolsuzluğa, haksızlığa göğüs germek inancımızın, değerlerimizin ve kadim kültürümüzün vazgeçilmez bir parçasıdır. Şikayet etmek ve şikayet etmenin ardına sığınmak silik, sönük ve pasif karakterlerin anlayışı ve eylemidir. Eğitim Bir Sen bu yanlış gidişata dur demek ve hakikatin ortaya koyduğu eylemleri uygulama gibi bir sorumlulukla ortaya çıktı.
Değerli dostlar
Zor günler geçirdik kim bilir belki de daha zor günler önümüzde duruyordur. İslam coğrafyası olarak zulmün, haksızlıkların, savaşların, felaketlerin etkisinden bir türlü kurtulamıyoruz. Hali pür melalimiz ne yazık ki hiç iç açıcı değil
Modernizmin dünyayı etkisi altına alan yozlaşma ve küresel yönetim anlayışlarının insanı robotlaştıran ve istatistikten ibaret gören eylemlerini üzüntüyle izlemekteyiz. Daha yaşanılır bir toplum ve daha yaşanılır bir dünya özlemini iliklerimize kadar hissetmekteyiz. Kendi kadim değerlerimizin ürettiği toplum anlayışının hakim kılınamadığı, insanlık için kendi inancımızın ortaya koyduğu ilkelerin uygulanamadığı süreçlerin yetersizliğini sonuna kadar hissetmekteyiz.
Birlikte yaşamanın, ortak bir paydada buluşmanın zeminini aramak, farklılıkları bir zenginlik olarak görmek ve ıslah edici bir yaklaşımla yol aramak değerlerimizin gereğidir.
Değerli Dostlar
Sendikal mücadelemizdekurucu başkanımız Mehmet Akifİnan’ın kurucu paradigmasını kendimize referans olarak alıyoruz. Ortak aklın, istişarenin ortaya koyduğu kararlar bizim yol haritamızı şekillendirecektir. Kazanmak ya da kaybetmenin çizdiği çizgiden ziyade değerlerimizi esas alıyoruz. Çünkü biliyoruz ki değerlerimizi kaybetmediğimiz sürece kaybettiğimiz hiçbir şey olamaz ama değerlerimizi kaybettiğimiz zaman hiçbir şey kazanmış olamayız.
Sendikal mücadelemizi “ hayırda yarışmak” düsturu ile yapma gayretinde olacağız. Bütün üyelerini kucaklayan hizmette yarışı esas alan, hak edenin hakkını kendi bilgi beceri ve liyakati ile alacağı şeffaf bir anlayış oluşturma gayretinde olacağız
Hak arama noktasında mücadeleci, kararlı, yapıcı ve yol gösterici bir anlayışla hareket edeceğiz. Bunu yaparken kırmadan dökmeden ,yalana dolana bulaşmadan hakkı esas alan toplumun değerlerini gözeten bir anlayışı esas alacağız
Üye ve çalışanlarımızın sorunlarının çözülmesi ve taleplerinin yerine getirilmesi hususunda azami gayret göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Yola çıktığımız ilk günden bu yana menfaat devşirme peşinde olan, kendi bireysel ikbalini gerçekleştirmeye çalışan, atama, yer değiştirme ve bir takım ihtiyaçlarını giderme niyetinde olan insanların bu yürüyüşte yerinin olmadığını ısrarla vurguladık. Elhamdülillah bunu da başardığımızı düşünüyorum. Güzel bir ekip olduk, sahada kendimizi en temiz ve samimi duygularla ifade etmeye çalıştık. Rabbim niyetlerimizi çok iyi biliyor, istikbalimiz niyetlerimiz gibi olsun inşallah.
Hakkımızda çokça şeyler söylenebilir, algılar oluşturulmaya, manipülasyonlar yapılmaya çalışılabilir. Biz hepsini sineye çekmeye hazırız. Çünkü seçimler gelip geçicidir geriye neler ortaya koyduğunuz, neler söylediğiniz, nasıl bir yol izlediğiniz kalacaktır. Biz tertemiz bir geçmiş, tertemiz bir seçim süreci yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Bizden yana kırılacak, darılacak bir tane bile arkadaşımızın, dostumuzun olmaması için elimizden gelen bütün gayreti ortaya koymak zorundayız, bize yakışan budur.
Değerli Dostlar
“Yenilenmeyen yenilmeye mahkumdur”
Gerek bireysel, gerek toplumsal, gerekse de kurumsal oluşumlarda her zaman bir yenilenme ihtiyacı vardır. Yenileme, yenilenme herşeyin doğasında var. Değişmeyen dönüşmeyen hiçbir şey yok aslında. Ancak sizin değişimin yönünü nasıl belirlediğiniz önemlidir. Değişim olumlu da olabilir, olumsuz da. Bu kısmı tamamen sizin özgür iradenize kalmıştır. Kendini yenilemeyen, geliştirmeyen, yeni neler yapabilirim diye sorgulamayan kişi, kurum ve kuruluşların üretim sağlamaları mümkün değildir. Su bile durduğu yerde kokmaya başlar. Sorgulamayan, eksiklerini tespit etmeyen, var olanın üzerine yeni şeyler koymayan anlayışlar yok almaya mahkumdur.
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağzım,
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…
Kurumlar da canlı organizmalara benzetilebilir. Onların da tutumları, davranışları ve bakış açıları vardır. Bu tutum ve davranışlar zaman ve şartlara göre değişebilir. Kurucu ilkelerinden uzaklaşan yapılar zaman içerisinde farklı kimliklere bürünmeye başlarlar. Bu günlerde bu durumun maalesef zirvesini yaşamaktayız. Eğitim çalışanlarının sorunlarını gidermek amacıyla ortaya çıkmış kurumumuzun giderek bu sorunlara kulak tıkadığına, sorunlara çözüm arayışında maalesef yeterli derecede özen göstermediğine şahitlik ediyoruz. Günü kurtarmaya çalışan bir politikayla, sorunları twitter, facebook gibi mecralarda ifade etmekle mücadele ettiğini zanneden anlayışların sorunlara çözümüretmesi mümkün değildir.
Öğretmenlerin özlük haklarıyla ilgili nasıl bir gündem olusturup kazanım elde ettiniz diye sorulduğunda bunu genel merkeze havale eden , yereldeki sorunlara da yeterli ihtimam göstermeyen yaklaşımları kesinlikle doğru bulmuyoruz.
Değerli dostlar…
Bir kurumun gelir ve imkanları o kurumun bütün üyelerine eşit bir şekilde dağıtılmalıdır. Açılış, yemek daveti, hayırlı olsun ziyaretlerine sıkıştırılmış, atama ve yer değiştirme işine odaklanmış bir sendikal anlayış bizim anlayışımız olamaz.
Öğretmenlerin uzman öğretmenlik ve baş öğretmenlik sınavı kaldırılsın çığlıklarına kulak tıkayan anlayışlar bizim anlayışımız olamaz.
Türkiye de ekonomik tablolar değişti. Promosyonlarımız komik rakamlara dönüştü diyen memurumuzun sesini duymayan anlayış bizim anlayışımız olamaz.
3600 ek göstergeye tabi tutulmayan şef ve personellerin eleştirilerine destek çıkamayan anlayış bizim anlayışımız olamaz.
Eğitim öğretim ödeneği konusunda yeterli tepkiyi ortaya koymayan yaklaşım bizim yaklaşımımız olamaz.
Değerli dostlar ,
İşte bu yüzden“Değişim Zamanı” diyoruz çünkü biliyoruz ki“Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz. ” “(Oliver Cromwell) bu yüzden her daim daha iyinin, daha güzelin gerçekleşmesi çabası ileŞimdi sahaya inme vaktidir, kendimizi, yapmak istediklerimizi bir bir anlatma vaktidir, arı, duru, şeffaf bir biçimde çalışma, gayret etme vaktidir.