Afyon Merkezde 4.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) EAfyon Merkezde 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu.
Saat 03:14’de meydana gelen depremin derinliği ise 15km olarak açıklandı.
Deprem afyon ve çevresinde korkuya neden oldu. Ancak herhangi bir olumsuzluk bildirilmedi.
Büyüklük | 4.4 (MW) |
---|---|
Yer | Merkez (Afyonkarahisar) |
Tarih(TS) | 13/10/2024 00:14:31 |
Enlem | 38.7931 |
Boylam | 30.4394 |
Derinlik | 10.26 (KM) |
Ülke | İl | Mesafe(KM) |
---|---|---|
Türkiye | Afyonkarahisar | 11.32 |
Türkiye | Kütahya | 86.42 |
Türkiye | Eskişehir | 110.19 |
Türkiye | Isparta | 113.94 |
Türkiye | Uşak | 115.95 |
Ege Çöküntü Sistemi (EÇS), genel olarak D-B doğrultulu normal faylar ile sınırlandırılmış birçok blokdan meydana gelmektedir. Bu bloklar arasında, D-B uzanımlı çöküntü alanları yer almaktadır. Bölge, genel olarak KKD-GGB yönlü bir çekme rejiminin etkisi altında bulunmaktadır. Bölgede egemen olan ana KKD-GGB genişleme yönü, bu depremlerin odak mekanizma çözümleri sonucu elde edilmiş T ekseni yönleri ile uyumluluk göstermektedir. Bu çöküntü alanları, kuzeyden güneye doğru; Edremit Körfezi, Bakırçay-Simav çöküntüsü, Gediz-Küçük Menderes çöküntüsü, Büyük Menderes ve Gökova Körfezi çöküntüleri şeklinde sıralanabilir.
EÇS’nin Edremit Körfezini içine alan kuzey kesimi, KAFZ ile Batı Anadolu’daki çekme rejiminin etkisi altında bulunmaktadır. Dolayısıyla bu bölgede olmuş depremlerin odak mekanizmaları, hem normal hem de yatay bileşenlerin hakim oldukları birleşik fay çözümleri vermiştir.
EÇS’nin ikinci alt bölgesini, KKD yönelimli Bakırçay çöküntüsü ile KKB yönelimli Simav çöküntüsü oluşturur. Bu çöküntüler, kenarları doğrultu atım bileşenli normal faylar olan büyük çöküntü alanlarını temsil ederler. Çandarlı Körfezi ile Soma arasında uzanan Bakırçay çöküntüsü, 10-20 km genişliğe ve 80 km uzunluğa sahiptir. Diğer taraftan Simav çöküntüsü, Simav çayı boyunca yaklaşık 100 km uzanır.
Gediz çöküntüsü, Sarıgöl ile Turgutlu arasında uzanan 10-20 km genişlikte ve 140 km uzunlukta BKB-DGD doğrultulu büyük bir çöküntü alanını temsil eder. Bu çöküntüde, Pliyosen’den günümüze kadar olan zaman aralığında 1.5 km civarında bir düşey atımın meydana geldiği bildirilmektedir. Gediz çöküntüsünün hemen güneyinde Ödemiş-Bayındır-Torbalı-Tire ve Selçuk gibi yerleşim alanları içerisinden geçen 5-20 km genişlikte ve 100 km uzunlukta Küçük Menderes çöküntüsü yer alır.
Gediz-Küçük Menderes çöküntülerinin güneyinde doğrultusu doğudan batıya doğru değişen ve doğrultu atım bileşenli normal faylanmalar sunan, batıda Ege Denizi ile doğuda Sarayköy’e kadar uzanan 10-25 km genişlikte ve 200 km uzunlukta Büyük Menderes çöküntüsü yer alır. Bu bölgenin en güneyinde Güllük ile Muğla arasında uzanan BGB-DKD doğrultulu Gökova Körfezini sınırlayan faylanmalar bulunur.
EÇS içerisinde 1900-2000 yılları arasında hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş M ≥ 5.5 büyüklüğünde pek çok deprem meydana gelmiştir. Bu depremler, bu çöküntüler boyunca yoğunlaşmıştır. Bölge, oldukça karışık tektonik görünüm sunması nedeniyle sürekli depremlere maruz kalmış ve gelecekte de deprem oluşturma potansiyeli yüksek olan bir bölgeyi temsil etmektedir. Geçmiş yüzyılda (1900-2000) olmuş depremlerin (M ≥ 4.0) büyük çoğunluğu, Büyük Menderes çöküntüsünün doğu ucu ile Simav çöküntüsü boyunca meydana gelmiştir.
Muğla – Yatağan Fay Zonu: Bu fay zonu, Muğla’nın yaklaşık 15 km GD’su ile Yatağan arasında uzanan yaklaşık 40 km uzunlukta birbirine paralel KB-GD doğrultulu faylardan oluşmaktadır. Bu fay zonunun Ortayaraş-Gökpınar köyleri arasında uzanan 32 km’lik bölümü, yer yer sol yönlü doğrultu atım bileşenli normal fay karakterindedir.
Ula (Muğla) – Ören (Muğla) Fay Zonu: Bu fay zonu, Muğla doğusunda Muğla-Yatağan fay zonundan dar bir açı yapacak şekilde ayrılarak BGB doğrultusunda uzanır. Fay zonunun karadaki toplam uzunluğu 60 km civarında olup, Ören’in batısında denize girerek İstanköy adasının güneyini izler ve buradan batıya doğru devam eder. Bu fay zonu, K74D 77GD yönelime sahip olup, listrik normal fay karakteri taşımaktadır. Faylanma sonucu güney blok kuzeyine göre 500 m civarında aşağıya doğru kaymıştır.
Karaova (Muğla) – Milas (Muğla) Fay Zonu: Bu fay zonu, Karaova – Milas arasında yüzeyleyen metamorfik kayaçlarda izlenebilen KB-GD doğrultulu birbirine paralel fay takımlarından oluşmaktadır. Yaklaşık 20 km genişlikte olan fay zonu, morfolojiyi denetlemesi nedeniyle olası diri fay olarak kabul edilmiştir (Şaroğlu vd. 1987).
Menderes masifi batısında, Üst Miyosen ve daha yaşlı kayaçlarda izlenebilen KD-GB genel doğrultulu bazı faylar bu sınıf altında toplanmıştır. Kuşadası doğusunda, Miyosen öncesi kireçtaşlarını kesen fay düzleminde sol yönlü doğrultu atım bileşenli normal fay karakterini veren kayma çizikleri yer almaktadır. Kemalpaşa güneyinde, Üst Miyosen yaşlı kireçtaşı ve kumtaşlarını kesen fay düzlemlerindeki kayma çizikleri doğrultu atıma işaret etmektedir. Dumont vd. (1979), Söke yakınında, Efes fayı olarak adlandırdıkları fayın başlangıçta sol yönlü doğrultu atım bileşenli olarak çalışan normal fay olduğunu belirtmektedir.
Menderes masifinin kuzeyinde, Kemalpaşa – Sarıgöl arasında uzanan, D-B gidişli ve güneye iç bükey olan 140 km uzunluktaki çöküntü havzası, Gediz Grabeni olarak isimlendirilmektedir. Bu çöküntü havzası, Sarıgöl-Salihli arasında morfolojik olarak çok belirgindir.
Grabeni kuzeyden sınırlayan fay, en batıda Marmara gölünden başlar ve birbirine paralel dört ana fay takımından oluşur. Bu fayın güneyinde, metamorfitlerle pleyistosen yaşlı kayaçlar arasında dokanak oluşturan K64B doğrultulu 10 km uzunlukta bir fay uzanır. Bu fayın güneyinde, Yağlıbasan – Sarısığırlı köyleri arasında uzanan KB-GD gidişli 28 km uzunlukta diğer bir fay yer alır. Bu fayın güneyin de ise alüvyal yelpazeleri de etkileyen 15 km uzunlukta başka bir fay uzanır. Grabenin kuzey sınırını oluşturan diğer önemli bir fay, grabenin doğusunda Dombaylı-Ziyanlı köyleri arasında uzanır.
Bu fayın toplam uzunluğu 52 km civarında olup, batıda K30B, Mevlütlü Köyü doğusunda K72B, en doğu ucunda K30B ve Ziyanlar doğusunda D-B doğrultulara sahiptir. Fay, genel olarak 45 derece GB’ya eğimlidir. Havza’nın GD ucunda, Çöpköy-Boğazçiftlik köyleri arasında, 16 km uzunlukta ve K40B doğrultuya sahiptir. Faylar, morfolojik olarak çok belirgin olup, topoğrafyada birçok basamak oluşturmuştur. Grabenin kuzeyinde yer alan faylar, eğim atımlı normal faylar olup, değişik açılarla güneye eğimlidirler (Bircan vd. 1983).
Grabeni güneyden sınırlayan faylar, yaklaşık 85 km uzunlukta olup, batıda Hamzababa köyü (Turgutlu) ile doğuda Avşar köyü (Sarıgöl) arasında uzanır. Bu faylar, genel olarak D-B gidişli olup, eğim atımlı normal faylanma karakteri sergilerler. Gökkaya – Akpınar arasında tipik olarak izlenebilen fay, batıda Armutlu’dan başlar, doğuya doğru Ahletli-Salihli-Alaşehir-Sarıgöl’e kadar uzanır. Grabenin tabanına en yakın olan ve genç alüvyonlar ile daha yaşlı birimler arasında dokunak oluşturan fay 110 km uzunluktadır. Bu fay, deprem üreten diri fay olarak nitelendirilebilir. Grabeni güneyden sınırlayan eğim atımlı normal faylar, güneyden kuzeye doğru gençleşmektedir.
Batı Anadolu’da Büyük Menderes nehrinin içinde, doğuda Denizli ile batıda Ortaklar arasında D-B uzanımlı çöküntü alanı, Büyük Menderes grabeni olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Yaklaşık 140 km uzunluğunda olan bu çöküntü alanı, batıda Söke’ye doğru KD-GB, doğuda ise Honaz’a doğru KB-GD doğrultulu olarak yön değiştirir. Bu alanda yer alan faylar, eğim atımlı normal faylar olup, doğu ve batı uçlarında doğrultu atım bileşenlere sahiptirler. Grabeni kuzeyden sunırlayan ve Ortaklar-Sarayköy arasında uzanan faylar, genel olarak D-B gidişli olup, birbirine paralel uzanan 10 km genişlikte bir zon oluşturmaktadır. Faylar, genellikle listrik karakterde eğim atımlı normal faylanmaya sahip olup, eğim açıları yer yer 30 derecenin altına kadar düşmektedir.
Germencik – İncirliova – Aydın arasında, Büyük Menderes grabeni, iki tarafı büyük faylarla sınırlı ve içerisinde birçok horst-graben yapısı olan bir çöküntü havzası şeklindedir. Grabeni kuzeyden sınırlayan faylar yanında, bu fayları kesen K-G gidişli atımları küçük doğrultu atımlı faylar da yer almaktadır. Grabenin doğu ucunda, Buldan – Honaz arasında yer alan faylar KB-GD gidişli olup, morfolojik olarak çok belirgindirler. Denizli-Babadağ arasında, KB-GD gidişli 33 km uzunlukta diğer bir fay uzanmaktadır (Babadağ Fayı) (Yıldırım 1983).
Soma-Akhisar-Bigadiç arasında genel gidişleri KKD-GGB olan ve birbirine paralel uzanan 40 km genişlikte bir alana yayılan faylar Soma-Kırkağaç-Gölcük (Balıkesir) fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Soma – Kırkağaç ve Gölcük – Gelenbe şeklinde iki zonda dağılım gösteren faylar, kuzeyde birbirine yaklaşan bir demet görünüm sunarlar. Fay düzlemlerinin dike yakın olmaları, fay zonları arasındaki havzaların morfolojik yapıları ve arazinin hemen batısında Bergama-Menemen arasındaki fayların sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma göstermeleri, bu fay gruplarının doğrultu atımlı ve normal fay bileşenli olabileceklerini göstermektedir.
Bergama-Menemen arasında 60 km’lik bir alanda dağılım gösteren KKD-GGB ve KB- D doğrultulu iki ana egemen doğrultuya sahip olan faylar Bergama-Menemen Fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Kuzeyde Yenişakran-Bergama arasında yer alan KKB-GGB gidişli fayların daha belirgin ve sürekli olmasına karşılık, Menemen kuzeyinde yer alan KB-KD gidişli faylar daha kısa ve daha geniş bir zon içerisinde dağılım göstermektedirler. Bergama-Yenişakran arasındaki faylar sağ yönlü; Menemen-Yenişakran arasındaki faylar ise sol yönlü doğrultu atımlı faylar olup, morfolojiyi denetlemeleri nedeniyle olası diri faylar olarak nitelendirilmiştir (Şaroğlu vd. 1987).
Balıkesir – Pazarköy – Burhaniye arasında birbirinden bağımsız ve kısa faylardan oluşan ve genel gidişleri KD-GB olan fay zonu Balıkesir-Pazarköy-Burhaniye arası diri fayları olarak sınıflandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Bu kırık zonunun birincisini, Pazarköy’ün 2 km doğusunda yer alan ve genel gidişi KKD-GGB olan 26 km uzunluktaki bir fay zonu oluştururken, ikincisi, Balya kuzeyi ile Danişment arasında yer alır. Bu fay, K70D genel gidişli olup, 15 km uzunluktadır. Zonun üçüncüsünü, Burhaniye-Havran arasında uzanan K55D gidişli ve en uzunu 10 km olan biribirine paralel birkaç faydan oluşmaktadır. Bu kırık zonunun dördüncüsünü ise Yağlıoba-Karalar köyleri arasında uzanan diğer bir fay oluşturmaktadır. Bu fayların daha çok düşey bileşenli faylar olduğu ve morfolojiyi etkilememekle birlikte yer yer Kuvaterner yaşlı çökelleri denetlemeleri nedeniyle olası diri faylar olarak sınıflandırıldığı belirtilmektedir (Şaroğlu vd. 1987).
Muratdağı kuzeyi ile Şaphanedağı doğusunda Gediz ile Emet arasında kalan bölgede, birbirinden bağımsız görünen değişik doğrultulara sahip birçok fay Gediz-Emet yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Gediz yöresinde üç ana egemen doğrultulu fay mevcuttur. En güneyde, Erdoğmuş-Sazköy arasında, 12 km uzunlukta K80D – D-B gidişli kırıklar bulunmaktadır. Bu kırıklar, 1970 Gediz depreminde yüzey kırığı oluşturmuşlardır (Arpat ve Özgül 1970, Grabert 1971) ve açılma çatlağı şeklinde gelişmiştir. Bunun yanı sıra Gediz kuzeyinde, Akkaya- Kayacık arasında 14 km uzunlukta K60B-KKB-GGD gidişli sağ yönlü doğrultu atımlı kırıklar; Akçaalan-Arapşah arasında ise 6 km uzunlukta K10D – KKD-GGB gidişli sol yönlü doğrultu atımlı kırıklar uzanmaktadır. Emet yöresinde ise 11 km uzunlukta ve 10 km genişlikte K-G gidişli bir kırık zonu yer almaktadır. Morfolojiyi etkilemeleri nedeniyle de bu kırıklar da diri olarak kabul edilmiştir.
Simav ovasını güneyden sınırlayan BKB-DGD genel gidişli fay, simav grabeni olarak adlandırılmıştır (Zescheke 1945, Erer 1977, Akdeniz ve Konak 1979, Konak 1979, ġaroğlu vd. 1987). Konak (1982), Simav fay zonunun Sındırgı (Balıkesir), Abide (Kütahya) arasında 150 km uzunlukta olduğunu belirtmiştir. Simavı güneyden sınırlayan birbirine paralel birkaç faydan oluşan fay zonu K70B genel gidişli olup, yaklaşık 55 km uzunluktadır. Simav’ın 25 km batısında fay 3 km kuzeye doğru bir sıçrama yapmaktadır. Ovayı KB’dan sınırlayan fay ise yaklaşık 25 km uzunluktadır. Konak (1982), fayın başlangıçta sağ yönlü doğrultu atımlı olarak çalıştığını, günümüzde ise düşey bileşeninin egemen olduğunu ileri sürmüştür. Araştırmacı, fayın 5.5-6 km civarında atımı olduğunu belirtmektedir. Şaroğlu vd. (1987), Simav fayının sağ yönlü doğrutu atımlı faylara özgü tipik fay vadilerinin olduğunu belirtirken, Kartal & Kadirioğlu 2014 bölgede meydana gelen depremlerin odak mekanizması çözümleri ve ayrıntılı sismolojik gözlemlere dayanarak Simav Fay Zonunun günümüzde normal fay karakterinde çalıştığını ileri sürmüşlerdir.
Kütahya Fayı: Kütahya’nın yakın güneyinden geçen ve Kütahya ovasını KB-GD doğrultusunda sınırlayan, yaklaşık 33 km uzunluktaki K60B gidişli fay Kütahya fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), fayın sağ yönlü doğrultu atım bileşenli eğim atımlı normal fay olduğunu ve Kuvaterner yaşlı çökelleri kesmesi nedeniyle de diri olduğunu ileri sürmektedirler.
Sandıklı ovasını doğudan sınırlayan 36 km uzunluğunda ve 5 km genişlikte bir alanda parçalar halinde dağılım gösteren KKD-GGB gidişli faylar Sandıklı yöresi diri fayları adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Bu faylar, eğim atımlı normal fay karakterindedir. Sandıklı yöresinin diğer önemli fayı, Sandıklı’nın yakın güneyinden geçen 11 km uzunluktaki K22D gidişli bir faydır. Fayın batı bloğunun aşağıya düştüğü gözlenmektedir. Şaroğlu vd. (1987), Sandıklı yöresindeki fayların genel olarak diri sol yönlü doğrultu atım bileşenli normal faylar olduklarını ileri sürmüşdür. Araştırmacılar, Afyon-Sandıklı civarında olan depremlerin bu faylarla ilişkili olduklarını belirtmektedirler.
Sultandağı Fayı: Sultandağlarını doğudan sınırlayan, yaklaşık 65 km uzunlukta ve K35B gidişli fay Sultandağı fayı olarak adlandırılmıştır (Şengör vd. 1986, Şaroğlu vd. 1987). Fay, batıda Çay ilçesinden başlamakta, Sultandağı ve Akşehir ilçeleri içerisinden geçmekte ve doğuda Doğanhisar ilçesine kadar uzanmaktadır. Boray vd. (1985), Sultandağı fayının Isparta Büklümünün şekillenmesinde önemli bir yapısal unsur olduğunu ve neotektonik dönemin başlangıcında geliştiğini ve her iki dönemde de sağ yönlü olarak çalıştığını ileri sürmektedir. Bazı araştırmacılar ise, fayın başlangıçta sağ yönlü doğrultu atımlı daha sonra da bindirme şeklinde çalıştığını ileri sürmektedirler.
Afyon ovasını morfolojik olarak göneyden sınırlayan, Afyon – Çay – Şuhut arasında yer alan küçük boyutlu sistematik bir dizilim gösteren faylar Afyon yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Faylar, Afyon – Çay arasında D-B, Afyon batısında KB-GD genel gidişlidir. Bu yörenin en önemli faylardan birisi, Çay-Gözsözlü arasında uzanan yaklaşık 26 km uzunlukta, D-B gidişli faydır. Söz konusu fay, Gözsözlü köyü civarında normal fay morfolojisi izlenmektedir (Boray vd. 1985). Afyon güneyinde, Işıklar köyü yakınında K50B gidişili diğer bir normal fay yer almaktadır. Bu bölgede fay atımının 100 m civarında olduğu bildirilmektedir (Şaroğlu vd. 1987). Işıklar köyü batısında, Afyon-Şuhut karayolunun 16.km’sinde BKB-DKD gidişli normal faylardan oluşan bir fay zonu daha gözlenmektedir. Araştırmacılar, Afyon yöresindeki diri fayların en genç kestikleri birimlerin Pliyosen yaşlı olduklarını ve morfolojik olarak belirgin olmaları nedeniyle olası diri faylar olduklarını ileri sürmüşlerdir.
Beyşehir Gölü (Konya) Fayı: Beyşehir gölünü batıdan sınırlayan fay, Beyşehir gölü fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere göre fayın sağ yönlü doğrultu atımlı ve olası diri fay olduğunu ileri sürmektedirler. Akay (1981), fayın doğrultu atımlı fay olduğunu, Koçyiğit (1984), fayın normal fay olduğunu belirtmektedirler.
Senirkent (Isparta) Fayı: Kumdanlı-Uluborlu arasında uzanan yaklaşık 43 km uzunlukta, K65D gidişli fay, Senirkent fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, Uluborlu-Senirkent ve Büyükkabaca-Taşevi arasında morfolojik olarak çok belirgindir. Senirkent-Uluborlu arasında kuzey blok, doğuda ise güney blok morfolojik olarak aşağıda bulunmaktadır. Araştırmacılar, fayın sol yönlü doğrultu atımlı ve olası diri fay olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Tatarlı (Afyonkarahisar) Fayı: Koçbeyli fayının batı uzantısında, Akçin köyü-Tekinova arasında uzanan yaklaşık 20 km uzunluğunda ve K58D gidişli fay Tatarlı fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, Tatarlı civarında çok tipik olarak izlenebilirken, morfolojik olarak Gölovasını güneyden sınırlamaktadır. Koçyiğit (1984), fayın normal fay olduğunu; Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere dayanarak fayın ters bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu ileri sürmektedirler.
Koçbeyli (Afyonkarahisar) Fayı: Dinar-Çay arasında, yaklaşık 26 km uzunlukta ve K65D gidişli fay, Koçbeyli Fayı olarak adlandırılmıştır (Demirkol ve Yetiş 1985, Şaroğlu vd. 1987). Fay, Karamuk havzasını morfolojik olarak güneyden sınırlar. Fay, Çay’ın 9 km güneyinde Çayderesi’nden başlar. Doğu ucunda birbirine paralel üç parçadan oluşan fay, batıya doğru 6 km’lik bir alanda belirsizleşir. Araştırmacılar, fayın sol yönlü ve olası diri fay olduğunu belirtmektedir.
Batı Toroslar’da, Burdur ve Dazkırı kuzeyinde kalan faylar, Isparta büklümü kuzey bölümü diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Bu alan, güneyde Beyşehir-Eğirdir, batıda Dinar ve kuzeyde Çay-Şuhut-Haydarlı arasında kalır. Bu bölümdeki faylar, KD-GB ve KB-GD olmak üzere iki ana doğrultuda gelişmiştir. Şaroğlu vd. (1987), KD-GB doğrultulu olanların sol yönlü; KB-GD olanların ise sağ yönlü ve her ikisinin de bindirme bileşenlerinin olduğunu savunmaktadır.
Acıgöl (Afyonkarahisar-Denizli) Fayı (Dazkırı): Dazkırı güneyinde, Acıgölün kuzeyinden geçen 16 km uzunlukta ve güneyden sınırlayan 21 km uzunluktaki K55D gidişli iki fay, Acıgöl fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fayın batı bloğu morfolojik olarak aşağıda bulunmaktadır. Şaroğlu vd. (1987), bölgesel konuma göre, fayın doğrultu atım bileşenli normal fay olduğunu ve morfolojik verilere dayanarak da olası diri fay olduğunu belirtmektedirler.
Burdur Fayı: Burdur gölü ve çevresinde, Burdur havzasını doğu ve batıdan sınırlayan KD-GB gidişli faylar, Burdur fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). 1914 depreminde 40 km uzunluğunda bir yüzey faylanması meydana gelmiştir (Pınar ve Lahn 1953, Arpat 1971, Erinç vd. 1971). Şaroğlu vd. (1987), Burdur yöresinde başlıca üç önemli fayın bulunduğunu belirtmektedir. Bu faylardan ilki, Burdur’un doğusunda yer alan 17 km uzunlukta ve KD-GB gidişli faydır. Söz konusu fay, 7 km uzunluktaki kuzey bölümde K60D; Burdur doğusunda uzanan 5 km’lik bölümde K40D ve güneydeki 5 km’lik bölümde ise K75D doğrultuludur. Fayın doğu bloğu batısına göre yukarıda bulunmaktadır. Şaroğlu vd. (1987), fayın sol yönlü doğrultu atımlı olduğunu, doğrultu değiştirdikleri yerin fayın sıçrama yaptıkları bölgeye karşılık geldiğini ve bu durumda orta kesiminde açılma karakterli bir normal fay gelişebileceğini savunmaktadır. Burdur gölü faylarından ikincisi, Burdur gölü güneyinde, Hacılar köyü doğusunda, yaklaşık 12 km uzunlukta ve K40D doğrultulu faydır. Birbirine paralel iki kırktan oluşan fayın güney bölümünde bindirme bileşeni gelişmiştir. Üçüncü fay ise, Burdur gölü GB’sında yaklaşık 15 km uzunlukta ve K17D gidişli faydır. 1963 ve 1971 depremleri bu alandaki fayların diriliğini gösteren önemli depremlerdir.
Gölhisar-Çameli (Denizli) Fayı: Gölhisar güneyinde, Kelekçi-Altınyayla arasında uzanan 40 km uzunlukta ve 30 km genişlikte birbirine paralel KD-GB genel gidişli üç fay zonu Gölhisar-Çameli fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Araştırmacılar, doğrultu atımlı faylara özgü tipik fay vadilerine, fay denetimli drenajlara ve sol yanal ötelenmiş derelere dayanarak, fayın sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu ve Kuvaterner yaşlı çökelleri etkilemeleri nedeniyle de diri olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Kaş Yöresi (Antalya) Diri Fayları: Kaş doğusunda, KD-GB gidişli birkaç fay, Kaş yöresi diri fayları adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Bunlardan en kuzey olanı Kasaba havzasını güneyden sınırlayan yaklaşık 18 km uzunlukta ve K50D gidişli faydır. Demre çayı fay tarafından sol yönlü olarak ötelenmiştir. Kaş doğusunda, Üçada, Sıcak yarımadası ve Kekova adasını kuzeyden sınırlayan küçük boyutlu KD-GB gidişli üç fay daha yer almaktadır (Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), bu fayların kuzeydeki fayla aynı doğrultuda olmasına bağlı olarak sol yönlü olmaları gerektiğini savunmaktadır.
Fethiye-Köyceğiz arasında yıkıcı deprem yapabilecek büyük boyutta faylar yer almamaktadır. Ancak yörede sık sık yıkıcı depremler olmaktadır. Şaroğlu vd. (1987) fayların boyutları ile yörenin depremselliği hakkındaki bu çelişkiyi iki şekilde açıklamaktadırlar. Araştırmacılar, (1) fayların bulunduğu alanlarda ofiyolitik kayaçlar yer aldığını ve bu tür kayaçlarda faylanmaların küçük boyutta ve zon şeklinde geliştiğini; (2) yörenin odağı denizde olan büyük depremlerden etkilenmiş olabileceğini ve bu olasılığın geçerli olabileceğini ileri sürmektedirler.
Eskişehir-Bursa arasında, 180 km uzunlukta bir alanda dağılım gösteren KB-GD genel gidişli birkaç fay takımı Eskişehir-Bursa fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Araştırmacılar, bu fayların aynı karakterde olduklarını, doğrultularının birbirlerinin devamı olacak şekilde uyumluluk gösterdiklerini ve Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Ege Çöküntü Sistemi arasında geçiş zonu oluşturduklarını ileri sürmektedirler. Bu zonda 1956 Eskişehir depremi ve Bursa civarında birçok küçük depremler olmuştur. Zon içerisinde yer alan belli başlı faylar: Kaymaz fayı, Eskişehir fay zonu, İnönü-Dodurga fay zonu ve İnegöl yöresi diri faylardır.
İnegöl (Bursa) Yöresi Diri Fayları: Bursa-İnegöl-Yenişehir arasında geniş bir alanda dağılım gösteren birkaç fay takımı İnegöl yöresi diri fayları olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). İnegöl batısında, Uludağ’ın kuzey eteklerine karşılık gelen fay, yaklaşık 20 km uzunlukta ve K50B gidişlidir, morfolojik dikliklere bağlı olarak normal fay olarak nitelendirilmiştir (Şaroğlu vd. 1987). İnegöl-Yenişehir arasında uzanan faylar, yaklaşık 17 km uzunlukta bir kesimde izlenmekte olup, K65D gidişlidir. Morfolojik veriler, fayın sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu göstermektedir. Şaroğlu vd. (1987), fayların Kuvaterner yaşlı çökelleri kesmediğini, ancak Bursa GD’sunda bazı depremlerin meydana geldiğini ve bu nedenle bu fayların olası diri fay olduğunu ileri sürmektedirler.
İnönü-Dodurga (Eskişehir) Fay Zonu: İnönü-Dodurga arasında, yaklaşık 30 km uzunlukta ve 15 km genişlikte bir alanda dağılım gösteren D-B ve KB-GD gidişli faylar İnönü-Dodurga fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). İnönü ovasını morfolojik olarak güneyden sınırlayan faylar, D-B gidişli; İnönü-Dodurga arasında yer alan faylar ise KB-GD gidişlidir. İnönü civarındaki D-B gidişli faylar, kuzey blokları düşmüş eğim atımlı normal fay karakterindedirler. Buna karşılık KB-GD gidişli faylar, sağ yönlü doğrultu atımlıdırlar. Şaroğlu vd. (1987), fayların bazılarının diri, bazılarının da olası diri fay olduklarını belirtmektedirler.
Eskişehir Fay Zonu: Eskişehir ovasını kuzey ve güneyden sınırlayan BKB-DGD genel gidişli faylar Eskişehir fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Bu faylar, kuzey blokları düşen eğim atımlı normal fay karakterindedirler. 50 km uzunlukta bir alanda dağılım gösteren zonun kuzeyindeki faylar, D-B gidişlidir. Bu faylarda da güney blok aşağıya düşmüştür. Şaroğlu vd. (1987), Eskişehir ovasının bu normal fayların denetiminde gelişmiş bir havza olduğunu ve fayların D-B’dan KB-GD’ya değişmesinin ise sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma ile açıklanabilceğini ileri sürmektedirler. Araştırmacılar, bu fayların Kuvaterner yaşlı birimleri etkilemesi ve 1956 Eskişehir depremi nedeniyle diri fay olduğunu belirtmektedirler.
Kaymaz (Eskişehir) Fayı: Eskişehir’in 50 km GD’sunda, Kaymaz kuzeyinde, yaklaşık 18 km uzunlukta ve K77B genel gidişli fay Kaymaz fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, morfolojik olarak belirgin olup, fay doğrultusu boyunca gelişmiş fay vadilerine dayanarak sağ yönlü doğrultu atımlı fay olduğu ve Eskişehir fay zonu ile olan ilişkisine bağlı olarak da diri fay olduğu belirtilmektedir.
Tarihsel Dönem Depremleri: 22 Eylül 1595 Sart-Manisa, 1645-1646 Ege, 7 Haziran 1651 Honaz (Denizli), 22 Şubat 1653 Aydın, 14 Şubat 1672 Bozcaada (Çanakkale), 10 Temmuz 1688 İzmir, 1700 Kütahya, 25 Şubat 1702 Denizli, Nisan 1739 Foça (İzmir), 3-5 Temmuz 1778 İzmir, 5 Ağustos 1794 Söğüt, 1850 Kemalpaşa, 28 Şubat 1855 Bursa, 1863 Şuhut (Afyon), 23 Şubat 1865 Midilli (Yunanistan), 7 Mart 1867 Midilli (Yunanistan), 1 Aralik 1869 Kerme (Muğla), 3 – 5 Mayıs 1875 Dinar (Afyon), 1880 Sakız Adası (Yunanistan), 15 Ekim 1883 Çeşme (İzmir), 19 Ağustos 1895 Aydın, 20 Eylül 1899 Mendres Vadisi depremleri.
Aletsel Dönem Depremleri: 11 Ağustos 1904 Samos (Yünanistan) Ms=6.2, 3 Ekim 1914 Burdur Ms=7.0, 18 Kasım 1919 Ayvalık (Balıkesir) Ms=7.0, 20 Kasım 1924 Altıntaş (Kütahya) Ms=5.9, 7 Ağustos 1925 Dinar (Afyon) Ms=5.9, 31 Mart 1928 İzmir Açıkları Ms=6.2 , 2 Mayıs 1928 Harmancık (Bursa) Ms=6.1, 23 Nisan 1933 Kos Açıkları (Ege Denizi) Ms=6.4, 19 Temmuz 1933 Çal (Denizli) Ms=5.7, 22 Eylül 1939 Dikili (İzmir) Ms=6.6, 23 Mayıs 1941 Muğla Ms=6.0, 15 Kasım 1942 Dursunbey (Balıkesir) Ms=6.1 , 25 Haziran 1944 Uşak Ms=6.0, 21 Şubat 1946 Argıthanı (Konya) Ms=5.5, 23 Temmuz 1949 İzmir Açıkları Ms=6.6, 16 Temmuz 1955 Söke (Aydın) Ms=6.8, 20 Şubat 1956 Eskişehir Ms=6.4, 9 Temmuz 1956 Ege Denizi Ms=7.4, Ms=6.5, 23 Mayıs 1961 Köyceğiz Açıkları Ms=6.3, 11 Mart 1963 Buldan (Denizli) Ms=5.5, 25 Mart 1969 Sındırgı (Balıkesir) Ms=6.0, 28 Mart 1969 Alaşehir (Manisa) Ms=6.5, 28 Mart 1970 Gediz (Kütahya) Ms=7.2, 12 Mayis 1971 Burdur Ms=5.9, 6 Kasim 1992 Seferihisar (İzmir) Mw=6.0, 1 Ekim 1995 Dinar (Afyon) Mw=6.4, 15 Aralık 2000 Bolvadin (Afyon) Mw=6.0 , 03 Şubat 2002 Sultandağı (Afyon) Mw=6.5, 10 Nisan 2003 Urla (İzmir) Mw=5 7, 04 Ağustos 2004 Ege Denizi Mw=5.5, 17 Ekim 2005 Sığacık (İzmir) Mw=5.5, 19 Mayıs 2011 Simav (Kütahya) Mw=5.9 depremleri.