enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4807
EURO
36,4050
ALTIN
2.957,53
BIST
9.362,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adıyaman
Çok Bulutlu
15°C
Adıyaman
15°C
Çok Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
17°C
Cumartesi Yağmurlu
10°C
Pazar Parçalı Bulutlu
6°C
Pazartesi Açık
7°C

Ak Parti – Gülen Cemaati Kapışması Ve Nedenleri

Ak Parti – Gülen Cemaati Kapışması Ve Nedenleri
REKLAM ALANI
19.01.2014
0
A+
A-

              Ak Parti – Gülen Cemaati Kapışması Ve Nedenleri

 

Ak Parti ve Gülen Cemaati taraf olanları ikiye bölünmüş durumda. Yapılan Operasyonun herkese göre bakış açısı farklı. İktidar partisine göre komplo, Gülen Cemaat yetkililerine göre hukuki bir süreç olduğu üzerinde duruyorlar. Yapılan operasyonda İran’ında yaşanan bu gelişmelerde sebeplerden bir tanesi olduğu.

Peki, Ak Partiyle Gülen Cemaatin arası, MİT Müsteşarı Hakan Fidanın savcılar ifadeye çağrılmasıyla başladı. Başbakanın çıkardığı bir genelgeyle bu engellendi. Kamuoyunda konuşulan MİT Müsteşarı üzerinden asıl hedefin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğuydu. Daha sonra Oslo sürecinde gizli belgelerin medyaya servis edilmesiyle ayyuka çıktı.

Dershanelerin kapatılması konusu çıkınca da kılıçlar çekildi. Herkes elindeki bilgi ve belgeleri medyaya yayınladı. Bazı savcıların, yetkileri olmadan birtakım işlere girişmeleri Gülen Cemaati yönlendirmesi olarak anlaşıldı.

İran bu sürecin neresinde neden İran? İran’a ambargo konulduğu zaman Türkiye Iranın yanında yer almıştı. Çok bir gaz rezervine sahip olan bu ülke, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracağından bunun maddi bir kazanım olduğu ve Türkiye gazının da haliyle ucuzlayacağı gerçeği.

ABD, İsrail ve birkaç Avrupa ülkesi dediler ki: ‘’Türkiye dış politikası eksen kaydırıyor ve İran’a yaklaşır.’’ Bunun üzerine Türkiye dedi ki: ‘’hayır biz İran’ın uluslar arası sisteme entegre olmasını istiyoruz.’’ Bu günlerde Türkiye MİT Müsteşarı değişti. Fakat bir ilk yaşandı. Irana yakınlığı olduğu için Hakan Fidanı istemedi.

Türkiye Hükümeti, İran’ın özellikle Hindistan’a ve başka ülkelere verdiği petrol parasının İran’a gönderilmesi noktasında halk bankı kullandırttı. Halk Bankasını kullandırırken uluslararası para gidemeyeceği için mal ve hizmet olarak bunun gitmesi gerekiyordu. Türkiye Hükümeti buna izin verdi. Fakat daha sonra ABD bunu da sıkıştırdı ve Türkiye’nin burada hiç bir şey yapmamasını istediler. Hatta bu arada çok enteresan bir şey Türkiye’de teröre finansal yasası çıkarıldı. Ve şuan Türkiye İran üzerinden sıkışılmaya başlanmış. Bu son operasyon aslında yolsuzluk filan değil. Bu operasyon temel meselesi şu: Siz İran’ın Halk Bankası üzerinden neden ticaret yapmasını açıyorsunuz? Biz bunu yasaklarken siz neden bunun önünü açıyorsunuz? Türkiye de diyor ki: “bu adam bana mal satıyor, ben buna borcumu ödemek zorundayım” diyor. İşte Dubai üzerinden çözümler filan üretilmeye çalışıldı. İsrail de eski söylemlerini tekrarlıyor. Bu tutmayınca ekonomik anlamda Türkiye ile İran’ın paralarına aklamaya çalışıyor. Temel sorun şu: bu terör finansmanı yasasından dolayı işi Recep Tayip Erdoğan’a kadar getirip uzatmak isteyen bir çevre var. hem içeride hem de dışarı da. İçerideki ayakları yargı ve emniyetteki ayakları bunu yürütmeye başladılar. Dışarıdaki ayakları ise ABD’nin CIA’si bu konuda yeni açıklamalar yapıyor. Temel sıkıntı İran üzerinden Türkiye hükümetini düşürmeye çalışıyorlar. Çünkü bunun İran ambargoları üzerinde yapmaya çalışıyorlar. Ki bu oyunun tutup tutmayacağını seçimlerde göreceğiz. Ama çok ciddi anlamda Türkiye’de son bir haftadır kaybedilen paranın miktarına baktığında oyunun yavaş yavaş tutmaya başladığını görüyoruz ekonomik anlamda.

Esas amaç ıslama zarar vermektir. Fethullah Gülen 1970’ten bu yana ki hareketinden bu ayan bütün oluşumu yerle bir etti. Çünkü hareketin temel misyonu hoşgörüydü, dinler arası diyalogdu ve sevgiydi. Bu beddua Türkiye toplumunda Gülenin sempatizanında çok büyük bir kırılma yaşattı. Bir de siyaset üzerinde yapılan beddua aslında hükümeti düşürme olarak algılandı. Bu da hükümete oy verenler tarafında çok ciddi bir şekilde değerlendirildi ve tabii ki yakıştırılmadı. Ayrıca Fethullah Gülen daha önce PKK üzerinden Kürtlere “evleri, barkları yıkılsın” bedduası da yapmıştı.

Şu bir gerçek ki bu savaşı ikisi de kazanamayacak, hangisi daha çok kayıp verecek meselesidir. Bu da bazılarının iştahını kabartıyor. Bu kavga İslami çizgiye yakın hiç kimseyi memnun etmiyor. Gülenin bu operasyondan bir haber diyenlere bir şey hatırlatmak isterim. F.Gülenin haberi olmadan Cemaatte sinek bile uçacağına inanmıyorum. Eğer ki böyle bir şey olsaydı. Gülen Cemaatinin yayın organları hükümete karşı yayın yapmazlardı.

Meselenin bir başka yönü de Kürt Sorunu çözmeye çalışan hükümeti durdurma operasyonudur.

Milliyetçilik Damarları güçlü olan Gülen Cemaatinin, Kürt sorununun çözümüne karşı olduğu biliniyor. Hükümet ve Gülen Cemaatinin bu konuda anlaşamadığı biliniyor. KCK operasyonların odağında olduğu söyleniyor. B u durumda PKK’nın sürece inanmayıp süreci bozacak işlere girme ihtimalini güçlendirmek. Nitekim bu buluşmanın gerçekleştiği gece Erdoğan’ın katıldığı televizyon programında Cemaat’i siyasi alana müdahale etmek ve devlet içinde devlet olmaya çalışmak ile suçlaması tesadüf olmasa gerek. Bu konuşmayla Başbakan, Ahmet Altan’ın MİT krizinin gündeme geldiği ilk günlerde yaptığı o müthiş tespitte, Cemaat’i devletten süreceğini açıkça ilan etmiş oldu.

Hükümet bakanların özel yetkili mahkemeler hakkında yaptıkları son açıklamalara göz atacak olursak. Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen ve hükümet içerisinde bir sözcü görevi üstlenen Bekir Bozdağ’ın, Cemaat’i yeni bir vesayet kurumu gibi göstermesi boşuna değil. Ama en dikkat çekici suçlama Cemaat’in Kürt sorununun çözümünde engel teşkil ettiği yönündedir. Hükümet bununla bir yandan da Kürt bölgesindeki oylara da kement attığı ve yerel seçimlerde oylarını arttırma gerçeğine dönüşebilir.

Tabii bu gelişmeler, Cemaat’in Kürt sorununun çözümü önünde engel olup olmadığı sorusuna yanıt değil.

Kürt siyaseti ile Gülen hareketi arasındaki düşmanlığın, son yıllarda en uç boyuta vardığı biliniyor. Kürt hareketi, KCK operasyonlarını tamamen Cemaat kaynaklı siyasi operasyonlar olarak değerlendiriyor. Cemaat de BDP-KCK-PKK’yı askerî vesayetin dalga boyunda hareket etmekle, şehirlerde kaos çıkarmakla ve Güneydoğu’da yerel bir otorite tesis ederek seçilmiş hükümeti düşürmeye çalışmakla suçluyor. Bunun için de Oslo görüşmelerine ve PKK’yla müzakerelere mesafeli, hatta karşı duruyorlar. Erdoğan’ın bu noktada Cemaat’ten daha esnek durduğunu, en azından, müzakerelere hâlâ açık olduğunu ileri sürebiliriz. Fakat PKK-KCK-BDP cephesiyle bugün yürütülen savaşın kararı siyasi iktidara aittir. Bu savaş, Erdoğan’ın kararlılığını yansıtmaktadır. PKK’nın Silvan baskınıyla İmralı-devlet görüşmelerini sabote ettiği ve Oslo görüşmelerini internet üzerinden deşifre ettiği göz önüne alınırsa, Erdoğan’a hak verilebilir. Ancak Erdoğan’a hak vermediğimiz esas nokta Kürt sorununda henüz bir çözüm ortaya koyamamış olmasıdır. Kürt sorunu ayrı, PKK sorunu ayrı diyen Başbakan, bir yandan PKK’yla mücadele edebilir, diğer yandan Kürt sorununda reformlar yapabilir; Erdoğan’ın elini tutan ne, Cemaat mi?

Gülen Cemaati için de en şunlar söylenebilir: Kürt meselesinde güvenlik öncelikli düşünmeleri onları hâliyle milliyetçi bir çizgiye savuruyor. Sürekli sorunun varlığına işaret etmek, KCK ve PKK’nın tehlikesine vurgu yapmak, meseleyi ortadan kaldırmadığı gibi herhangi bir çözüm modelinin gelişmesine de katkı sunmuyor. Gençler toprağa düşmeye devam ediyor, analar ağlamayı sürdürüyor.

Buna son verecek, bir daha canlar yanmasın, kimse ölmesin diye bu hükümet bir çözüm bulmak zorunda. Yıllardır milyon dolarların çözümüne akıtıldığı bu illetin artık bitmesi gerekiyor, gerekiyor, gerekiyor…..

Kemal KUTLU

REKLAM ALANI
timbir - birlik haber ajansi