AK SAÇLI’MIZDIN BE HACI ABİ: H.YUSUF AYAZ
2000 yıllarda Sincikte soğuk bir kış gününün sıcak insanı olarak tanıdığım, yıllarca süren dostluğumuz zaman zarfında tanımaktan şeref duyduğum Hacı Yusuf Ayaz abimizi ebediyete uğurlamanın hüznünün belleklerimizde sıcaklığını koruduğu bu kederli günlerimizde, istedim ki birkaç satırla Hacı Abimizi yad edelim. Ne kadar anlatabilirsem artık…
Yüzünde eksilmeyen tebessümüyle o mükemmel, adam gibi adamdı, arkadaşımızdı, dostumuzdu ve ebediyen de öyle kalacak bir abimizdi…
Ak saç’lımızdın be Hacı Abi, karakter abidesiydin. Dostuna dost düşmanına dahi merhamettin.
Hep güler yüzünle iyi insandın ve insanca muamele ederdin…
Daha erkendi be Hacı Abi…
Erken gittin be Hacı Abi, ani ve acı oldu gidişin…
Hiç beklenmedik anda çaldı kapını, ölüm meleği…
Seninle başlayan her günümüz daha güzel, daha neşeli ve daha umutlu olurdu. Sen olmayınca olmuyor be Ak Saçlı Hacı Abi, olmuyor…
Oturduğumuz o sıcak masa var ya, senin varlığınla ısınan, anlamlaşan, sohbete anlam katan ve değer kazandıran o masa, inan sen olmayınca bom boş virane misali sessiz, hiç bir tadı yok, sanırım olmayacak da…
Derdin ya ” gün gelecek, bir sabah birden diyecekler ki Hastanede… Belki de ölüm haberim gelecek sizlere işte o zaman sizden ricamdır. Beni görmeye gelmeyin. Boş verin gülün, oynayın, eğlenin ama sakın arkamdan üzülüp ağlamayın” olmadı be ak saçlı, olmadı… Aynen de dediğin gibi oldu. Hastaneye kaldırmışlar haberini aldığımızda önce inanmadık, inanamadık. Ama ne acıdır ki haber doğruydu. Hastanede günlerce dostlarının duasıyla azraile direndin, belki de direnmedin, direnmek istemedin. Bu samimiyetsiz ve anlamsız dünyaya öfkenden dolayı veda etmek istedin.
Yapamadık… İyi, kaliteli, harbi insan, yapamadık… Kırıldı kanadımız… Üzüntülüyüz, kederliyiz, sensiz…
Hiç unutmam, ölümünden yakın bir zamandı Malatya’dan Adıyaman’a dönerken Çelikhan civarlarında karşılaşmıştık. Telefonumu çıkarana kadar epey yol almıştı, uzaklaşmıştı. Telefonu açınca ‘’hayırdır Kemalim nerelerdesin, nasılsın’’ Bende Hacı Abi Malatya’ya gidiyorum, az önce beni geçtin sanırım Kâhta’ya dönüyorsun’’ Bende Malatya’ya gidiyorum dediğimde; Altındaki araba nedir diye sorduğunda ‘’Fark etmediğime göre ğıllıkların arabasına binmişsin, sana yakışıyor mu? Ya Allah aşkına çek kenara benim arabayla git’’ Demişti gönlü zengin insan.. Bu en son konuşmamız olmuştu ne yazık ki!!!
Ama bizleri terk ettin gittin, dönüşü olmayan bir yola…
İnan senin dediklerin aklımıza geldikçe gülüyoruz güler yüzlü hacı abi… Hayat doluydun, neşe kaynağımızdın…
İnsan bir yakınını kaybettiğinde daha da anlam kazanıyor hayat. Düşünüyorsun her şey bom boş, anlamsızlaşıyor yaşam insanın gözlerinde….
Sorsalar bize…
Hayatımızda en zor şey nedir deseler
Sevdiklerimizi toprağa vermek deriz
Peki ya sonra devam eden hayatımız
O dayanılmaz acıya katlanabilmek
Daha kötüsü ötesi var mı sorsalar
Belki de cevap veremeyiz.
Evet, belki de var deriz…
Onlarsız yaşayacağımız hayat…
Hacı Yusuf AYAZ’ın ölümünün ardından dile gelenler…
Allah Rahmet Eylesin, Mekanı Cennet olsun….
Kemal KUTLU