“Temsilcileri ile de beraber birlikte Adıyaman’ın tarımını irdeleyeceğiz”
Saygı duruşu İstiklal Marşı’nın okunmasıyla açılış konuşmaların ardından konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın,” Çok önemli bir toplantıya bugün ev sahipliği yapıyoruz. Adıyamanımız aynı zamanda bir tarım kenti. Tarım kentinde tarımdan anlayan tarımla ilgili dertlenen daha önce iki dönem milletvekilliği yaptığımız tarım komisyon başkanlığı yapan çok değerli hocam Vahit Kirişçi beyefendiyi değerli bakanımızı burada ağırlamaktan büyük onur duyduğumuzu gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Şehrimizin talep ve ihtiyaçları noktasında duygu ve düşüncelerimizi ifade edelim varsa önerilerimizi dile getirelim diye çok katılımlı bir toplantı gerçekleştirdik. Valime ayrıca teşekkür ediyorum. Değerli bakanım burada hakikaten Adıyaman ortak paydasında uzlaşan çok değerli hazirun mevcut. Kaymakamlarımızdan belediye başkanlarımıza, ziraat odası başkanlarımızdan milletvekillerimiz başta olmak üzere Cumhur İttifakı’nın çok değerli temsilcileri ile de beraber birlikte Adıyaman’ın tarımını irdeleyeceğiz. Teşkilat başkanlarımız var, değerli çiftçilerimiz var, STK temsilcilerimiz var. Gerçekten kıymetli bir hazirun. Adıyaman’ı bugün sizlerle birlikte konuşacağız. Adıyaman’ın sorunlarına çare arayacağız.”dedi.
“Bütün paydaşlarının burada olması hasebiyle çok önemli bir toplantı”
Daha sonra konuşan Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar,”Huzurun barışın kenti Adıyaman’da sizleri ağırlamaktan büyük şeref, onur duyduğumu sözlerime başlıyorum. Bu toplantı gerçekten tarımın bütün temsilcilerinin bütün paydaşlarının burada olması hasebiyle çok önemli bir toplantı. İnşallah Adıyaman tarımı için hayırlara vesile olacaktır.”şeklinde konuştu.
“Artık gıda milliyetçiliği diye bir kavram çıktı”
Küresel ısınma devamında pandemi ve son olarak da Rusya Ukrayna savaşıyla bir anda tarım, orman yeşilin her türlüsü ülke gündemine değil dünya gündemine oturduğunu ve ilk sıralara yerleştiğini hatırlatan Tarım ve Orman Bakanı Kirişci,”Biz bakanlık olarak göreve başladığımız andan itibaren biz kendi kendimize yeteriz, biz bakanlık olarak zaten herşeye hakimiz gibi bir durumda olmadık. Sürekli gördüklerimizi yaşadıklarımız acaba bunu yaşayanlarla bir mukayese edip değerlendirip doğrunun nedir ? sorusuna sürekli cevap aradık. Bu 20’nci vilayet, istişare toplantısı bağlamında da bu zamana kadar da 31 vilayeti de gezmiş bulunuyoruz. Gerçekten çok istifade ettiğimi bir meslek insanı şimdi de bir bakan olarak geçmişte de mecliste tarım komisyonu başkanı olarak görev yapmış birisi olarak bundan son derece mutlu olduğumu ve istifade ettiğimi belirtmek isterim. Bu ülkede yakın zaman kadar ben bir çiftçinin çocuğuyum veya ben tarımla uğraşıyorum demekten hicap duyan bir toplum yapımız vardı ama öncelikle küresel ısınma devamında pandemi ve son olarak da Rusya Ukrayna savaşıyla bir anda tarım, orman daha doğrusu yeşilin her türlüsü ülke gündemine değil dünya gündemine oturdu ve ilk sıralara yerleşti. Artık gıda milliyetçiliği diye bir kavram çıktı.”dedi.
“Tahıl koridorunun açılmasıyla da dünya bir nefes aldı”
Türkiye Ukrayna meselesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihi bir adım atarak bir duruş sergilediğini belirten Bakan Kirişci,”Ülkeler kendisi için üretmeye ve ürettiklerini ihraç etmemeye başladı ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak adına da bir çabanın içerisine girdi. Ve bir gıda krizi adı altında başlıklandırılan bir krizinde yaşanabileceği yönünde de ortak bir kanaat ortak bir görüş belirtti. Tabi ki; özellikle Türkiye Ukrayna meselesi konusunda gerçekten çok tarihi bir adım atarak bir duruş sergileyen sayın cumhurbaşkanımızın “bunların birini diğerine tercih edemeyiz” deyip bir anda tarihin akışını değiştirdi diyebiliriz zira özellikle önce 4’lü zirve daha sonra da tahıl koridorunun açılmasıyla da dünya bir nefes aldı. Bizde bundan etkilenebilecek hemde üçüncü sırada ülke olabilirdik şayet Rusya ya da Ukrayna’dan birini tercih ediyor olmuş olsaydık. Bir NATO aynı zamanda bir AB ile müzakere yürüten Türkiye bu yolu değil, o bahsetmiş olduğum kendine yakışır bir milli duruş, bağımsız ve bağlantısız duruşu gerçekleştirerek tahıl koridorunun oluşumunu sağladı. Bugün artık yüzlerce gemi Ukrayna’dan almış olduğu yükü Karadeniz’de ve diğer denizlerimizden de geçerek ihtiyaç sahibi olan ülkelere iletmektedir.”şeklinde konuştu.
“Özellikle hukuk devletinde ziraat çok önemlidir”
Atatürk hayatta iken özlemini duyduğu ve dile getirdiği bir tarım sigortasını 2005 yılında kanunu AK Parti tarafından çıkartıldığını anımsatan Bakan Kirişci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim bakanlığımız Türkiye’nin en eski bakanlıklarındandır. Şuan da 32 tane birimimiz var. Yani sizin o geçmişte bildiğiniz Tarım Bakanlığı değil. küp şekerinden tütün alkol dairesine, DSİ’nden Orman Genel Müdürlüğü’ne, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nden doğal koruma milli parklara bütün bunların hepsi süt kurumu TMO bunlarından bizim geçmişimizde yine bünyemizdeki birimler olduğunu dikkate aldığımızda 154 bini aşkın çalışanımız var. Tüm Türkiye’de de örgütlenmiş durumdayız ve bu örgütlerimizin tamamı aynı şekilde Adıyamanımızda mevcuttur. Biz bakanlık olarak daha iyisini yapmakla mükellefiz yani 20 yıldan beri iktidar olan AK Parti tarım alanında devrim denilebilecek adımlar attı. Özellikle hukuk devletinde ziraat çok önemlidir. Düşünün ülke tarım ülkesi ama bir tarım kanunu yok Atatürk hayatta iken özlemini duyduğu ve dile getirdiği bir tarım sigortasını 2005 yılında kanun olarak çıkarmak bize nasip oldu. Yine bu ülkede telif yasası gibi düşünün işte herkes ya bu ülke ununu dışarda ithal ediyor ve bu ülke tohum noktasında dışa bağımlı darken bir ıslahçı Hakları. Kanunu olmadığı için ülkede yeteri kadar tohumun yetiştiremediğinin bizler farkındaydık. Islahçı Hakları Kanununu bu ülkeye kazandırdı. Lisanslı depoculuktan, toprak kullanım ve arazi koruma kanununa, ziraat odaları kanunundan ulusal konseylere ve birliklere varana kadar pek çok alanda biz bu adımları mevzuat noktasında attik bugün bunların semeresini topluyoruz.
Dolayısıyla biz 2023 yılında Cumhuriyetimizin de kuruluşunun da 100 yılını geride bırakmış olacağız. Yeni bir yüzyıl başlıyor. Biz bu yüzyıla “Türkiye Yüzyılı” adını veriyoruz. Tabi ki bakanlık olarak bizim de bunun altını doldurmamız gerekiyor. Tarım orman camiası olarak bu yeni yüzyılda nasıl bir duruş sergileyeceğiz önemli olan bu. Bu çerçevede de daha iyi iyini düşmanıdır felsefesi gereği bakanlık olarak kendi vizyonumuzu güncellemek ve bunları artık yeni yüzyıla göre uyarlamak durumundaydık. Buradan hareketle de biz de hep bir araya geldiğimizde tarım camiası olarak bu desteklemeler çok karmaşık, sayıca çok fazla ve bunlar adeta babanın çocuğa verdiği harçlık gibi algılanıyor ve üreticiyi de prosedür olarak yoruyor zahmetli ilçe, il müdürlüğüne gidip gelmesi gerekiyor veya bazı belgeler sunması gerekiyor, prosedürü fazla gibi bu tür serzenişlerimiz oldu. Veya yeri geldi bu ülkede neden sözleşmeli üretim yok denildi. Veya bu sene patates, soğan para etmedi, yok o ürünün arza açığı var yok bu ürünün arz fazlası var gibi bunları sürekli konuşa geldi. Ne oldu sonuç da evet ülke olarak bugün yılın ilk 8 ayında tarım ürünleri ticaretimiz 21,5 milyar dolara geldi. bu tarihin en yüksek miktarı. Bu 21,5 milyar dolar 8 ayda ki ihracatımız bunu 12 aya uyarladığımızda hatırlayın biz iktidar olduğumuzda 2002’de bizim ihracatımız 36 milyar dolar ve tarım ihracatı ürünlerimiz bunun yüzde 10’unun biraz üzerinde 3,7 milyar dolar. Şimdi biz neredeyse biraz zorlasak kendimizi 2002’deki tarım ürünlerinin de içinde yer aldığı tüm Türkiye’nin ihracatına miktar olarak muadil bir ihracatımızı tek başımıza tarım alanında gerçekleştirebilecek durumdayız. Bu ebetteki iftihar edilecek bir durum ama bunu da dikkate alarak bahsetmiş olduğumuz kendi aramızda biraraya geldiğimizde hasbihal ettiğimizde konuştuğumuz bütün sorunları ortadan kaldıracak bir yol haritasını da içimizde oluşturmuş durumdayız. Ne yapmak istiyoruz peki bu yeni dönemde? Yapmak istediğimizi söyleyelim. Örneğin bitkisel üretimde üreticimizin en çok dile getirdiği husus mazot ve gübre. Kaldıki biz buğday fiyatı açıkladık 7 bin 450 lira. Bu 7 bin 450 lira maliyetini çıkartırken mazot, gübre, ilaç, tohum, kira üreticinin kendi refahı aklımıza gelebilecek bütün girdileri tek tek tespit ettik. O gün için ortalaması yaklaşık 4 bin 450 lira gibi bir rakam çıkmıştı Biz üreticinin mutluluğu ve refahını da dikkate alarak için önce 7 bin 50 lira dedik tonu sonrada TMO olarak alımlarımızda 7 bin 450 lira dedik. Bunu arpa, üzüm, mısır için yaptık ve bütün ürünlerimize böyle bir fiyat açıklamasında bulunduk ama içinde güncel mazot ve gübre fiyatlarını da içine aldık. Biz bununla da yetinmedik, bu sadeleştirmeyi de mutlaka yapmamız lazım bitkisel üretimde mazot ve gübre hayvancılıkta da yemi dikkate alarak hem hayvancılığımızı hem de bitkisel üretimimizi destekleyelim istedik.”
“Üreticimizin başka bir amaçla kullanmasına rıza göstermeyeceğiz”
“ÇKS konusundaki işlemlerini kayıtlarını bizim e- devlet üzerinden yapabilecekler üreticilerimize hayırlı uğurlu olsun” diyen Bakan Kirişci,”Biz e-devlet üzerinden pek çok işlem yapabiliyoruz. Yani evde otururken yada seyahat ederken veya bir yerde piknik yaparken elimizdeki telefondan tabletimizden artık çok rahat e- devlet uygulamalarından istifade edebiliyoruz. Biz çiftçimizde bundan yararlansın istedik. 1 Ekim itibariyle bütün çiftçilerimiz ÇKS konusundaki işlemlerini kayıtlarını bizim e- devlet üzerinden yapabilecekler üreticilerimize hayırlı uğurlu olsun. Üreticimizi daha konforlu bir ortamda tutalım ama bir taraftan da fiyatların içerisinde mazot ve gübreyi hesap etmiş olsak da normalde 2022’nin diyelim ki buğday üretiminde kullanmış olduğumuz mazot ve gübre desteği. 2022’de kullanmış olduğumuz mazot ve gübre desteği yine bizim gayretlerimizle 2023’ün Mart’ından önce ödemeye gayret ettik. Desteklerin önemli bir kısmını yılın ilk çeyreğinde ödedik. Ve bunu da artık Türkiye’ye gösterdik. Şimdi diyoruz ki biz hayır buda yetmez.2023 yılında ödeyeceğimiz 2022 yılına ait desteklerimizin mazot ve gübre desteklerimizi 6 ay öne çekip bu ayın sonunda önümüzdeki ayın başında en geç sizin kendinize ait ziraat bankası tarafından kullandırılacak banka kartını ayni olarak yükleyeceğiz. Yani sadece mazot ve gübre alabileceksiniz. Üreticimizin başka bir amaçla kullanmasına rıza göstermeyeceğiz. İstiyoruz ki para tekrar tarım sektöründe üretimde kullanılmış olsun bundan dolayı da 6 ay öncesinden size verilecek karta ayni olarak yüklenecek bu desteklere de inşallah bu ayın sonunda sizlere veriyor olacağız. Sizde ekim için tarlaya giderken önce bu kartınıza yüklenmiş olan krediden kullanmış olacaksınız. Peki sadece bu mu? hayır bizim bir de ziraat bankası olarak verdiğimiz süspansiyonlu kredi bunların bir kısmı da sıfır faizli. 100 tl limitli olan bu kredilerin limitini de 200 bin liraya çıkarıp bununda yüzde ellisini yani 100 binlik kısmını yine sadece mazot ve gübre alımında kullanmanızı sağlayacağız. Bunu da kısa sürede hayata geçireceğiz. Hayırlı uğurlu olsun. Hububatta dekar başına malumunuz 22 lira mazot desteği ve 20 liralıkta gübre desteğimiz vardı toplam 42 lira. 22 liralık mazot desteğini 75 liraya, 20 liralık gübre desteğini de 46 liraya çıkarıyoruz. Daha önce dekar başına 42 lira yapan desteğimizi 121 liraya çıkarıyoruz bu da 3 katından fazla bir artış anlamına geliyor. Diğer konu ise 1 yıl ürün az 1 yıl ürün fazla bakın elinizde bir arsa var bu arsaya sıradan bir bina yapmak isteseniz bu bina için belirli yerlerden izin almak durumundasınız ama o arsaya bir şey ekmek ve dikmek istediğinizde kamudan da eğer destek beklemiyorsanız kimseye sormanıza gerek yok. Böyle bir balı boşluk olabilir mi? Hani hep överiz ya Hollanda Hollanda deriz siz Hollanda da kamunun bilmediği onay vermediği bir ürünü üretin hatta elde ettiğiniz ürünü götürün pazarda satın satabiliyorsanız.” Şeklinde konuştu.
“1 Ekim’de gazi meclisimizin himmetine sunacağız”
“Belirlenen maliyete göre çiftçinin refahı da dikkate alınarak hem alım hem de fiyat garantisi verilecek böylelikle de üreticimiz 5 yıl süreyle kendi planlamasını yapabilecek duruma gelecek” diyen Bakan Kirişci, konuşmasının devamını şöyle sürdürdü:
“Eğer biz bir ülkeyi övüyor ve o ülkenin uygulamasından övgüyle söz ediyorsak o ülkenin bu işle ilgili de prosedürüne kendimiz tabi olmak durumundayız. Dolayısıyla biz bu uygulamayı hayata geçireceğiz. Yani şunu yapacağız mümkün mertebe olabildiğince sözleşmeli üretim modeli ile üretimini yap ki rahat edebilesin. Sözleşmeli üretim kendisi ile beraber tabiki tarım sigortasını da beraberinde getirecek. Ama şu anda şeker pancarında uygulanan sözleşme modelini mevzuat açısından da çiftçiyi koruyan hak ve menfaatlerini koruyan bir Adanalı olarak ben karpuzdan bilirim karpuz üreticisi hep mağdur edilir. Eğer karpuz para etmemişse, para etmişse eyvallah ama etmemişse alıcı vermiş olduğu kaporadan vazgeçer üreticiyi kendi haline bırakır. Bu sözleşmeli üretimde kesinlikle üretenle bunu talep eden bir araya gelecek tarafların hukuku gözetilecek ve her iki tarafında koruyan kollayan uyulmazsa yaptırımları olan bir uygulama devreye girecek. Bunu biz çok önemsiyoruz çünkü bu herhangi bir uygulama değil, 1 Ekim’de gazi meclisimizin himmetine sunacağız. Meclisimiz de buna benzer mevzuatlarda var onların yasalaşmasını bekleyeceğiz. Peki biz 1 Ekimi beklemeden 6 Eylül 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı kararıyla Resmi Gazete’de sözleşmeli besicilik projesini hayata geçirdik ve özellikle büyükbaş da et ve süt kurumumuz kendi ihtiyacı olan besileri besi materyallerini bunları yetiştirecek olan üreticilerle sözleşme yapacak oluşturulacak komisyonla o üretimin aylık maliyetlerini çıkaracak. Yok, yem fiyatları arttı yok mazot fiyatı arttı gibi beyle her iki tarafı da rahatsız eden veya onların çıkarlarını zedeleyen konuşmalarda ortadan kalkmış olacak. Belirlenen maliyete göre çiftçinin refahı da dikkate alınarak hem alım hem de fiyat garantisi verilecek böylelikle de üreticimiz 5 yıl süreyle kendi planlamasını yapabilecek duruma gelecek. Yine sözleşmeli üretimde olduğu gibi üreticiyi ve karşı tarafı da korumak adına gelir koruma sigortası. Malumunuz biz 2005 yılında mecliste tarım sigortası kanunu çıkarttık 1 Haziran 2006 tarihi itibariyle de artık tarım sigortası devreye girdi. Şimdi biz tarım sigortası ile yetinmiyoruz ne yapıyoruz? tarım sigortası ile ilgili yeni bir poliçe modeli ortaya koyuyoruz. Buğday üreticisisiniz 100 dekarlık bir alanınız var, bu 100 dekarlık alandan beklediğiniz bir gelir var. Şu veya bu gerekçeyle hastalık olabilir, zararlı olabilir, birisi gelip yakabilir ne olursa olsun o arzuladığınız geliri garanti eden bir poliçe uygulaması devreye girmiş olacak 2023 yılında tüm Türkiye’de uygulanacak. Hali hazırda şu anda Konya’da bir pilot uygulama olarak uygulanıyor ve yüzde 60’ını bu primi devlet olarak biz ödüyoruz, biz karşılıyoruz. Bu da çiftçilerimiz adına oldukça modern bir uygulama. Burada bulunan TARSİM yetkili arkadaşlarımı uyarıyorum. Çünkü Türkiye’de sigortalılık oranı yüzde 21,4 ama Adıyaman ilinde yüzde 18’ler civarında bu Adıyaman’a yakışmıyor. Eğer aracınızı zorunlu trafik sigortası ve kasko yaptırıyorsak bizim tabiat şartlarına açık olan gerek bitkisel üretimimiz gerekse de hayvancılığımızla ilgili mutlak suretle bu sigortadan daha fazlasıyla yararlanıyor olmamız lazım. Nasıl yüzde 22 ile badem de Türkiye birincisi bir şehiri şuanda ziyaret ettik bunu konuşuyor isek Adıyaman’ın mutlak suretle bu konuda da öncülük etmesi gerekir. 130 bin 497 poliçe 2006 yılından bu yana kesilmiş iken bu yıl kesilen police sayısı 16 yılda 130 bin şimdi 17 bin 179 olması beni mutlu ediyor ama yetmez daha fazlasını istiyoruz.
Biz bu poliçelere 85 milyonun üzerinde devlet olarak prim desteği vermişiz çiftçilerimizinde 72,5 milyon liralık zarar ziyanlarını da karşılamışız. Adıyaman’da hiç olmayan ürünlerin bu tohumda yüzde 75 süspansiyon uyguladığımız projelerimiz var. Proje çerçevesinde çok farklı ürünlerin üretilmeye başlandığını gördüm. Biz bu projelerinde birleştirerek devam edip ve böylelikle ihtiyacımız olan ürünlerin üretilmesini sağlamak ama öbür tarafta da ekilmeyen boş alanlarında nadas alanlarını da bir şekilde buna dahil etmek istiyoruz.
Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konu da; biz bir zamanlar modernlik adı altında tereyağını zeytinyağını da tedarik ya. Çocukluk yıllarında hatırlıyorum. Margarin aldığımızda mahalledeki arkadaşlarıma gösterirdim, biz margarin alabilecek kadar varlıklı bir aileyiz demek adına. Orada yapılan yanlış neyse kırsalın terk edilip kentlerin etrafında da varoşların oluşması da aynı şekilde. Bizim geçmişte yaptığımız bir hataydı. Şimdi hepimiz birden kırsal kalkınma, kırsal kalkınma diyoruz ama bu tabi geçmişte yaşanan olumsuzlukların etkisini ortadan kaldırmıyor. Şimdi burada ne var ? terk edilmiş köylerimiz var. Bu köylerde verasetten kaynaklı olabilir yada göçten kaynaklı olabilir ekilmeyen alanlar var bu ekilmeyen alanlarla ilgili de mülkiyet hakkı ile kullanım hakkını birbirinden ayırıp mal sahibine burası senin mülkün biz mülküne herhangi bir şekilde dokunamayız anayasal güvence altında ama bunu biz kira bedeli karşılığında alacağız ve buradaki bir işletmeye vereceğiz diyeceğiz. Bu çerçevede de şu veya bu gerekçeyle ekilmeyen alanları da üretime kazandırmış olacağız. Bizim gündeme getirmemiz gereken diğer bir konu da şu; diyoruz ki mesela suyu düştüğü yerde insanı da doğduğu yerde tutmalıyız, orada istihdam etmeli, orada karnını doyurmalıyız. Düşünün bir şehir ihtiyaçlarını başka şehirden temin etmeye çalışıyor. Düşünün bir ülkeyi ihtiyaçlarını dışardan ithal etmeye çalışıyor bunların hiçbiri kabul edilebilir şeyler değil.
İklimin elverdiği ölçüde her ilin asgari kendi ihtiyacı olan ürünleri üretmesini sağlamamız lazım. Biz buna kent tarımı adını veriyoruz. Bu kent tarımı adına da özellikle jeotermal kaynakların olduğu yerlerde sera da üretimi teşvik edeceğiz. Ve böylelikle buranın ihtiyacı olan yaz veya kış. Yazın açık alanda kışın da serada üretimini yapıp domatesi salatalığı biberi burada Adıyaman halkına yediriyor olacağız. Adıyaman- Antalya 900 kilometre, konforlu aracınızla 900 kilometre seyehat etseniz canınız çıkıyor birde bunun domates olduğunu düşünün bunun raf ömrü kısa ve buradan 900 kilometre kamyonla nakledilen bir domates tekrar o domatesin dağıtımı sonunda tazelik kalmıyor. Lojistik maliyetleri üst düzeyde. Eksoz emisyonu ile çevreye zarar veriyorsunuz, insanları yerinde istihdam etmemiş Antalya’daki üreticiyi desteklemiş oluyorsunuz. Arz güvenliği denilen il düzeyindeki güvenliğinizi de riske etmiş oluyorsunuz. Bütün bunların sağlanması adına önce İzmir Dikili’de daha sonra Nevşehir Kozaklı’da ve son olarak da Ağrı Diyadin’de -35 derecede domatesin yetiştirildiğini ve sadece kendi ihtiyaçlarının değil aynı zamanda da yurt dışına bu ihracatın gerçekleştiğini göreceğiz.Biz buna kent tarımı adını veriyoruz. Adıyaman’ın ihtiyaçlarını Adıyaman’ın toprakları karşılamaya yeter ama bunun eksikleri var. Suyun etrafında oturup ve susuzluk çeken yeteri kadar sulanmayan bir şehir olarak bu sulamanın geliştirilmesi konusunda yine konuşmamda kullanacağım bazı rakamlarla ifade etmiş olacağım. Yine üretimi desteklemek adına sertifikalı tohum da çok önemli. Biz eskiden buğday üretir kendi ürettiğimiz buğdaydan bir miktarını ayırıp ertesi sene tohumluk olarak kullanırdık.Ama bunun doğru olmadığını biz meslek insanları ve bakanlık olarak bütün üreticilerimize gösterdik. Artık Türkiye tohumluk üretiminde öyle bir noktaya geldi ki 2021 yılı üretimi 1 milyon 324 bin tona ulaştı ve 117 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu tohumların yüzde 96’sını da yerli olarak üretiyoruz. Bu yıl buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltiik için geçtiğimiz yıl dekar başına 24 lira olan sertifikalı tohum desteğini de 50 liraya çıkardık, üreticilerimize hayırlı uğurlu olsun, inşallah bereket getirir.
Adıyaman özeline geldiğimizde Adıyamanımıza destek veriyoruz. 20 yılda 9 milyar liralık gerek tarımsal ve gerekse de yatırım noktasında destekler sağladık.2002’de 20.6 milyon lira olan destek bugün 211 milyon liranın üzerine çıkmıştır yıl bazında. Tarımsal üretim değerimiz 12 kat artmış 378 milyondan 4,7 milyar liraya ulaşmıştır. Sebzede yüzde 52’lik meyvede yüzde 426 gibi büyük bir üretim artışı var ve bu çerçevede de gerçekten Adıyamanımız örnek bir il haline gelmiştir. 183 yıllık bizim köklü bir çınarımız var. Bakanlığımızın bir birimi de orman. Tabi ormanla ilgili Adıyamanımız hak ettiği noktada değil yani bizim daha fazla ağaçlandırma yapmamız daha fazla orman konusunda desteklememiz kurumlarla ilgili de Adıyaman’I bu mana da moral ve motivasyon açısından yüksek tutmamız gerekiyor. Başta Ahmet Aydın vekilimiz olmak üzere hevesle iştahla daha Adıyaman’a adımımızı atar atmaz bizi bir fidanlığa getirdiler. Ve bizden buranın müdürlük olamsını istediler bizde ne yapalım veren el alan elden iyidir dedik orman fidanlığı sözümüzü ve gerekli talimatımızı genel müdürümüze vermiş olduk, hayırlı uğurlu olsun. Bizim gönlümüzden geçen Adıyamanımızın daha yeşil daha yaşanabilir bir şehir olması. Ve bununla da ilgili olarak öğrencilerimizin olduğunu öğrendim 165 bin öğrenci 20 bine yakın üniversitemizde öğrencimiz var 185 bin yaklaşık 200 bin bizim şu anda bu çevrenin doğanın, fidanın kıymetini bilmesi gereken evlatlarımız var. Bu evlatlarımızda da hem farkındalık oluşturmak, hemde fidanla toprağı buluşturmak adına bu faaliyetlere de Orman Genel Müdürlüğümüzün yerel birimleri destek olacaklar. Tabi ki 2023 yılında 320 hektar arazide çalışma yapılarak 200 bin adet fidanı yeterli bulmadığımı arkadaşlarımıza söyledim. Diğer taraftan 411 milyon liralık da bu çerçevede 2003 -2021yılları arasında da Orman Genel Müdürlüğümüzün bu şehre destekleri, katkıları var. Burada şehir ormanı, orman parkı ve bal ormanı gibi diğer hizmetlerimizde aynı şekilde devam ediyor. Adıyaman’ın 1 numaralı meselesi olan suya geldiğimiz de ise sudan sorumlu birimimiz DSİ 19 yılda 3,3 milyar gibi bir yatırım yaparak 78 tane tesisi burada hizmete açmışız. 4 barajda tutulan su miktarı az değil, 4,2 milyar metre küp gibi bir su var.Bu oldukça yüksek bir oran. Türkiye’nin 112 milyar metre küp yıllık suyunun olduğunu düşündüğümüzde toplam barajlarda tuttuğumuz suyunda 180 milyar metreküp olduğunu söylediğimizde Adıyamanımızdaki bu 4,2 milyar küplük 4 barajdaki suyu biz önemsiyoruz. Bu yeterli mi? hayır yetmez. 9 barajımızın inşaatı devam ediyor. 4 barajımız ise proje aşamasında ama barajlar şehri Adıyaman’da bizim bunun daha fazlasını yapmamız gerekiyor. DSİ’nin suladığı alan 16,5 -17 gibi bir oran var ekonomik olarak sulanabilir toplam alan ise yüzde 23-24 mertebesinde bu oran çok düşük. Türkiye’nin 8,5 milyon hektar sulnabilir arazisi var, bu 8,5 milyonun neredeyse artık 7 milyonuna yaklaşan kısmını ekonomik olarak sulayabilir iken burada bu oranı çok düşük bulduğumu ve bununla ilgili gerekli talimatları da bundan bir kaç hafta önce genel müdürümüz göndermiştik bir inceleme yaptılar ve onlar bir çalışma yürüttüler. Şimdi ilgili bakan yardımcısı arkadaşımız burada o da talimatlarımızın farkında. İnşallah Adıyamanımızın sulama meselesini çözeceğiz çözmenin gayreti içerisindeyiz. Ben geleli 6,5 ay oldu. Diyeceksiniz ki 20 yıldır iktidardasınız şu son dönemde özellikle fiyat artışlarından kaynaklı da ihalelerin iptali nedeniyle ve yeni ihalelere çıkılması bu süreci uzatmış oldu ama hizmet siyasetini kendine ilke edinmiş bir AK Parti hükümetinin Adıyaman’da bunu daha fazlasını bu dönemde gerçekleştireceğiz.”
“Kurdele kesmekten yorulduk”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, tarım sektörü temsilcileri ile düzenlenen toplantının ardından AK Parti İl Binasına geçerek partililer ile bir araya geldi. Burada partililere seslenen Bakan Kirişci, “Kurdele kesmekten yorulduk. Bu kurdele kestiğiniz makası da saklayın diyorsunuz, artık bu makasları saklayacak yerimiz kalmadı. Bizim işimiz hizmet siyaseti, bizim işimiz gönül kazanma, bizim işimiz bu aziz millete hizmet etmek. Çünkü bu aziz millete bel bağlamış masum milletler var. Dün Van’dan 39 vagonlu bir yardım trenini Pakistan’a gönderdik. Kim Pakistan, aramızda 3-4 ülke var. Ama o 3-4 ülke zamanında biz darda kaldık diye bizim Kurtuluş Savaşımızda gelip bizim yanı başımızda canlarını, kanlarını bu ülke için feda etmiş insanlar. Şimdi bu fedakarlığa karşı bizim yaptığımız yardımlar, bu hayırseverlik bir lütuf değil tamamiyle insanı ve İslami bir sorumluluktur. Böyle bir millete böyle bir iktidara bütün dünyanın ihtiyacı var” dedi.
“Türkiye kilit ülke bunu unutmayacağız”
Türkiye gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir ülke olduğunu ifade eden Bakan Kirişci, şöyle konuştu:
“Barış bu zamana kadar hep laftaydı bunların barış yanlısı olmadıklarını Irak’ta gördük, Suriye’de gördük, Libya’da gördük. En son Ukrayna, burada gördük. Hani bunlar barış yanlısıydı? Gittikleri yerlere kan ve gözyaşını taşıyan ülkeler bunlar. Ama bizim kadim kültürümüzde bu yoktur. Gittiği yerlere medeniyeti götürmüş gittiği yerlere medeniyet adına iz bırakmış ülkeyiz. Bizim gittiğimiz yerlere medeniyeti taşıma medeniyeti götürme ve oradaki insanların sıkıntılarını giderme inançları varsa inançlarını özgürce yaşamalarını sağlama gibi bir çalışmamız var. Söylenecek çok söz var ama dünyada artık Türkiye kilit ülke bunu unutmayacağız. Gelecek yıl 2023 cumhuriyetin 100 yılını geride bırakmış oluyoruz. Önümüzde yeni bir 100 yıl başlıyor. Bu 100 yılın adı Türkiye 100 yılı artık Türkiye gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir ülke olarak Allah’ın izniyle dünyada adından her türlü eyleminden söz ettirecek ülke olacak.”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Adıyaman temaslarının ardından badem hasadına katılmak üzere Kahta ilçesine geçti.
Burada gazetecilerin Marmaris’te meydana gelen helikopter kazası ve orman yangınıyla ilgili sorularını yanıtlayan Bakan Kirişci,”İlimizin Marmaris ilçesinde Ataköy Mahallesi yakınlarında meydana gelen orman yangınlarına müdahale için Kastamonu ilimizin Taşköprü ilçesi konuşlanan helikopter saat 16.10 sıralarında bu yangına müdahale için yola çıktığında Denizli ili Çardak ilçesi Yemiş Mahallesi yakınlarında henüz sebebi bilinmeyen bir kazaya maruz kalmış Türk Hava Kurumuyla MGİ iş ortaklığında kiralanan ve kiralama yoluyla alınan Rusya menşeli RA31591 kuyruk numaralı Kamu KA32 adlandırdığımız helikopterde görev yapan 7 personelden 2’si vefat etmiştir. Yaralı personellerimizin herhan gibi bir şey yoğun bakımla ilgili durumları söz konusu değildir. Bu hayatını kaybeden 2 kişi bunların her iki kişide Rus uyruklu Rusya vatandaşı 2 uçuş mühendisi bunlar vefat etmişlerdir. Diğer 5 yaralımızın durumu bunların Ömer Kaan Çakır, bu bizim teknik personelimiz yaralı Kenan Erdem yine teknik personel yine OGM’nin Orman Genel Müdürlüğümüzün personeli buda yaralı şuanda yaralı personellerimiz Pamukkale Üniversitesinde orada tedavi görüyorlar. Herhan gibi bir şekilde yoğun bakımlık durumları söz konusu değil. Kazanın nasıl olduğunu ve sebebinin ne olduğuna dair şuanda herhan gibi bir bilgi yok. Ama Kaza Kırım ekibi olay mahalline intikal etmiş bu konuya ilişkin onlarda gerekli tetkikleri başlatmış durumdadır. Tabi ki; her iki Rus bu görevde kendi hayatlarını öncelikle ailelerine biz taziyelerimizi sunuyoruz. Yaralı olan gerek Rus gerekse de Türk personeline onlara da geçmiş olsun dileklerimizi ifade ediyoruz. İnşallah bu tür hadiseler bir daha olmaz.”dedi.
“714 personelimiz şuan aktif olarak görev yapıyor”
Yangının kontrol altına alınmak üzere olduğunu ifade eden Bakan Kirişci, şöyle konuştu:
“Yangın kontrol altına alınmak üzere bu yangına müdahale sırasında 714 personelimiz şuan aktif olarak görev almış durumda ve bizim 14 uçağımız, 23 helikopterimiz var yangın müdahalesine kullandığımız bir tane İHA’mız aktif olarak kullanılıyor. Ve 83 arazöz yine hizmet veriyor. İlk müdahale aracı 22 iş makinesi ise 5 yangın söndürme operasyonunda görev alıyor. Bildiğiniz gibi Muğla, Marmaris olunca ister istemez hepimiz dikkat kesiliyoruz. Yangının meydana geldiği saat 12.32 ve bizimde ulaştığımız saat 12.40 olarak bizim kayıtlarımızla bulunur.”