BELEDİYECİLİK NASIL OLMALI
Belediyecilik tekelcilik değildir…
Belediyecilik ekip işidir…
Modern belediyecilik çağa uygun proje geliştirmektir…
Yaklaşan seçimlerle birlikte yerel seçimler bir kez daha ön plana çıkmıştır…
Ülkemizde mahalli idareler denilince akla gelen belediyelerdir. Hâlbuki il Özel İdareleri de yerel yönetimlerin diğer ayağıdır. Yaşanılır bir kenttin kültür, sanat, eğitim öneminin yanı sıra belediyecilik hizmetleri de çok önemlidir.
Artık klasik belediyecilik anlayışı geride kalmalı. Klasik belediyecilik yerine sosyal belediyecilik anlayışını gündeme getirmeliyiz. Bu da iş, aş, ekmek, sağlık, insanca yaşam, eğitim, çevre gibi faktörlerdir. Tüm bunları kapsıyor sosyal belediyecilik. Şöyle söyleyeyim; belediyeler küçük birer yerel hükümet gibidirler. Bu yerel hükümetleri başkanı da belediye başkanı, parlamento üyeleri de belediye meclisidir. Bu bağlamda belediyeler halkla doğrudan birebir temas kurabilir. Belediyeleri ticarethane gibi bir tüccar zihniyetiyle yürütenler bunu pek fark edemezler.
Artık değişen günümüzde eskiden olduğu gibi belediye başkanı istediği işçiyi belediyeye alma veya işten çıkarmakta o kadar kolay değil.
Yani şirket kurarak belediyeyi yönetebilirsiniz. Çok ta para kazanabilirsiniz. Ama belediye bir ticarethane değil, hizmet üreten, halka hizmet götüren, kentte yaşayan halkın sağlığından, huzurundan kısaca her şeyinden sorumlu olan kamusal kurumlardır. Birileri gibi fakir fukara edebiyatıyla, dilenci kültürüyle kandırmak ve kendine bağlamak yerine, herkese hizmeti eşit götürmeli.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan düzenlemelerle belediyeler demokratik, siyasal kurumlar olmaktan çok, yerel kamu hizmetlerini vatandaşa kolay, ucuz ve etkin olarak sunmakla görevli kuruluşlar olarak düzenlenmişlerdir. Cumhuriyeti kuranlar için başta gelen amaç, Türk kentlerinin demokratikliğinden öte temiz, çağdaş, sağlıklı ve güzel olmalarının sağlanmasıydı.
Dünyada ve Türkiye’de hızlı bir kentleşme, toplumsal ve teknolojik gelişim ve değişimin sürekliliği demokratikleşme ve insan haklarındaki gelişmeler hep ön plana çıkmıştır. Küreselleşme, yerellik, çevre bilinci, hizmetlerde halka dönüklük, yaşam standartlarının değişmesi, toplu yaşama bilincinin kazandırılması, çağdaş ve gelişmiş bir ülke özlemi kişileri merkezi yönetimden uzaklaştırıp yerel yönetim konusunda arayışlara itmektedir.
Mevcut yerel yönetimler ise ne bütçeleri ile ne kanunlarla, ne de kadroları ile çağdaş dünyanın değerlerine ulaşmanın çok gerisinde kalmışlardır.
Yerel yönetimlerde vatandaşın daha çok söz hakkı, daha çok katılım imkânları, daha fazla sorumluluk ve yetki verilirse işte bu yerel yönetimler hantal bürokrasiyi aşabilir.
Aksi halde yeteri kadar şeffaf olmayan, hizmet politikalarını geliştirememiş yerel yönetimler halka rağmen, halk için politikalar üretecekler.
“Halka hizmeti Hakk’a hizmet” diye sunmalarına rağmen, halk için yapılanlardan halk hoşnut olmayacak, yerel yöneticiler şaibe altında kalacaklardır.
Demokratik, üretici, birlikçi, katılımcı, sosyal, adaletçi ve kişilere getiri oluşturacak yer bırakmayan bir belediyecilik anlayışı belediyeleri de, belediye başkanlarını da şaibelerden ve dedikodulardan kurtaracaktır. Yapamayacakları vaatlerden daha seçilmeden yalan söylemek ihtiyacından da onları kurtaracaktır. Her aileye, her kişiye sana da bir şeyler vereceğim demekten alıkoyacaktır.
Her şeyden en önemlisi bu memleket hepimizin dolayısıyla sandık başına gittiğimizde bize en doğru yolu gösterecek vicdanımız olacaktır.
30 Mart yerel seçimlerin memleketimize, Adıyaman’ımıza ve Kâhta’mıza demokrasiyi tesis edecek hayırlı başarılar getirmesi dileğiyle… Kutlu Haber KK-Kemal KUTLU
