enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,9460
EURO
37,0451
ALTIN
3.261,45
BIST
9.774,40
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adıyaman
Az Bulutlu
12°C
Adıyaman
12°C
Az Bulutlu
Salı Karla Karışık Yağmurlu
6°C
Çarşamba Kar Yağışlı
5°C
Perşembe Az Bulutlu
8°C
Cuma Hafif Yağmurlu
9°C

Deprem Bilimci Dr. Süleyman Basa: Türkiye’de 30 yılda bir yıkıcı bir deprem olma riski yüzde 90’ın üzerinde – Birlik Haber Ajansı

Deprem Bilimci Dr. Süleyman Basa: Türkiye’de 30 yılda bir yıkıcı bir deprem olma riski yüzde 90’ın üzerinde – Birlik Haber Ajansı
REKLAM ALANI
03.02.2025
0
A+
A-

ANKARA-BHA

AKK Başkan Yardımcısı ve Sismolog Dr. Süleyman Basa, “Olası Bir Depreme Hazır Mıyız?” başlıklı etkinliğin ikinci oturumunda depremler dünyanın nabzıdır vurgusuyla şunları söyledi:

“Depremler olmasa dünya ne güzel olurdu diye düşünenler olabilir. Depremler Dünyanın nabzıdır. Bir gün dünyanın herhangi bir yerinde irili ufaklı hiçbir deprem olmazsa dünyanın sonu gelmiş ve yeryüzünde yaşam bitmiş demektir.

4 E67 B5 A C 0197 4670 8 B27 80 D B D7 A81 B58

“Doğa olaylarını felakete çeviren insanoğludur”

Çünkü doğanın hareket eden insan gibi bir yaşantısı vardır. O yaşantıya insanoğlu uyum sağlamak zorundadır. Yani dünyaya sen yaşama biz yaşayalım diyemeyiz. O insan oğlunun  yaşamını devam ettirebilmek için depremler üreterek bizim yaşamamızı sağlıyor. Neden derseniz önce deprem neden oluyor bir bakalım.

Dünyanın iç yapısını bilmeden depremleri ve fayı anlayamayız. Dünya’nın 6371km yarıçaplı bir küre ve değişik katmanlardan oluşuyor. Dünyanın iç yapısına baktığımızda dünyamızın dış kısmında; ortalama karalarda yaklaşık 100km, okyanuslarda 50km kalınlığa sahip katı bir kabuk ile üstü mantonun bir kesimini oluşturan katı ve kırılgan litosfer tabakaları olarak adlandırdığımız yapı mevcuttur. Onun altında oldukça akıcı bir astenosfer ve manto, mantodan çok daha az viskoz olan sıvı bir dış çekirdek ve katı bir iç çekirdek olmak üzere katmanlıdır.” 

Dr. Süleyman Basa, Türkiye‘nin deprem kuşağı ülkesi olmasına dair bilgiler verirken “Türkiye, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından olan Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunmaktadır. Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu Plakası; kuzeyde Avrasya Plakası, güneyde Afrika ve Arap Plakası, doğuda Doğu Anadolu Bloğu ve batıda Ege Bloğu tarafından çevrilmiştir. Bu tektonik konumu nedeniyle Türkiye topraklarının çok büyük kısmı deprem riski altındadır. Geçmişte birçok yıkıcı depremler yaşandığı gibi, gelecekte de meydana gelebilecek depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrama riski ile her zaman yüzleşmeye hazır olmalıyız.

Sismologlar gene depremlerden aldıkları verilerle oluşturdukları risk analizi sonucunda yeryüzünün her hangi bir noktasında oluşabilecek depremlerin büyüklüğünü, derinliğini, yıkım gücünü, süresini, yaklaşık atım miktarını ve yaklaşık süre ile zamanını biliyorlar.” şeklinde konuştu. 

Dr. Basa, “Türkiye’de 30 yılda bir  yıkıcı bir deprem olma riski yüzde 90’ın üzerinde” şeklinde veri sundu ve şu ifadeleri kullandı: 

“Yurdumuzun yüzde 92 sinin deprem kuşağında olduğu, nüfusumuzun yüzde 95 inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin ve barajlarımızın yüzde 93 ünün etkin deprem bölgelerinde bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Türkiye nüfusunun yüzde 70’den fazlası birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Türkiye’de bilinen toplam uzunluğu 23.356km uzunluğa sahip 1070 fay kesmesi vardır ve bunlardan  büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek diri fay veya fay segment sayısının 485 civarındadır.

Türkiye’nin her hangi bir bölgesinde 30 yılda içerisinde yıkıcı bir deprem olma olasılığı yüzde 90’ın üzerinde.  Yani 30 yaşında iseniz ve bir deprem felaketinden etkilenmedi iseniz doğru yerde, deprem, doğru zamanda, doğru binadasınız demektir. Şu andan itibaren başlamak üzere önümüzdeki 30 yılda herhangi bir zamanda yanlış yerde yanlış zamanda yanlış binada iseniz muhtemelen depremden etkilenmiş veya ölüm veya sakat kalabilme ihtimaliniz yüzde 90’ın çok üzerindedir.  

42481898 C2 C8 4 D59 A969 1 A90 B4 F1499 C

“Yaşam hakkını korumak devletlerin ve hükümetlerin ana görevidir”

Türkiye bir deprem ülkesidir. Bu gerçek maalesef bizlere yaşadığımız son depremlerle en acı şekilde hatırlatıldı. Yapılması gereken her an yıkıcı bir  deprem olabileceğini bilerek, arabamızı alırken gösterdiğimiz hassasiyeti, çocuklarımızın ve bizim hayatımızı koruyacak olan evlerimizi seçerken de göstermeliyiz. Yaşam hakkı anayasal bir haktır bu hakkı korumak devletlerin ve hükümetlerin ana görevidir.

1999 depremi sonrasında Jeofizik Bölümünü seçen öğrenci sayısının yüzde 90’dan fazla azaldığına dikkat çeken Dr. Basa, “Sismoloji yani deprem bilimi, Jeofizik Mühendisliği Bölümünün Ana Bilim dallarından biridir ve yerin yapısını, hareketlerini ve depremleri inceler. Depremlerin nasıl ve nerelerde oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalıdır.

1999 yılında 17-18 üniversitede deprem bilimi uzmanları yetiştiren Jeofizik Mühendisliği bölümü yaklaşık tam kapasite ile öğrenci alırken, 2023 yılında bu sayı 4-5 bölüm ve her bölümü tercih eden öğrenci sayısı 7-8’i geçmiyor. Hani deprem ülkesiydik, hani deprem bilimi çok önemliydi. Deprem bilimini ana bilim dalı olan Jeofizik Mühendisliği kan kaybetmesindeki en önemli unsur ise daha güçlü meslek dallarının nasıl olsa biz varız, Jeofizik Mühendisine imza yetkisi vermeye ne gerek var düşüncesidir. Siz kalp hastası iseniz kardiyolog’a gidermisiniz, ortopedist biri size nasıl olsa 6 yıl tıbbiyede bende okudum bende bakarım dese de kendinizi ona teslim edermisiniz?. Yaşanan tamda bu öğrenciler iş bulamayız düşüncesi ile artık bu mühendislik dalını tercih etmiyorlar.

Coğrafyanın kader olmadığını söyleyen Basa, “Deprem dendiğinde akla ilk gelen ülkeler arasında Japonya gelir. Her yıl yaklaşık 2000 depremin yaşandığı bu ülkede çocuğundan yaşlısına kadar deprem olduğunda herkes ne yapacağını bilir; duygusallığa kapılmaz.

Herkese müthiş bir duyarlılık, soğukkanlılık ve kuralcılık hakimdir. Çünkü bulunduğu coğrafyadaki tüm sarsıcı depremlere rağmen Japonya’da depreme karşı teknoloji ve önlemler konuşur; yapılmayanların bedelini masum canlar ödemez; insanlar onları çevreleyen yapıların koruyuculuğuna güvenir.” ifadelerini kullandı.

Depremin büyüklüğü ve şiddeti kavramlarının farklarını ise şu şekilde anlattı:

“Depremin büyüklüğü, gerçekleşen depremin büyüklüğü, Richter ölçeği veya benzeri ölçekler kullanılarak ölçülmektedir. Bu ölçeğe göre depremin büyüklüğü, depremin kaynak noktasındaki serbest enerjinin miktarına göre belirlenir. Bu nedenle, depremin büyüklüğü ne kadar yüksekse, depremin enerjisi o kadar fazladır. Richter ölçeği, , genellikle 1 ile 10 arasındadır. Richter ölçeğinde, her bir büyüklük derecesi diğerinden 10 kat daha fazladır. Yani Richter ölçeği lineer değil logaritmiktir. Bu sebeple, 6 büyüklüğündeki bir deprem 5 büyüklüğündeki bir depremden 1.2 değil; 10 kat daha büyüktür.

Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir.

Depremin büyüklüğü ve şiddeti arasındaki farkları kısaca özetleyecek olursak; depremin büyüklüğü depremin merkez üssünde açığa çıkan enerjiyle ilgilidir. Depremin şiddeti ise yeryüzünde hissedilen etkiyle ilgilidir. Bununla birlikte depremin büyüklüğü nesneldir ve her yerde geçerlidir. Depremin şiddeti ise öznel ve değişkendir. Ek olarak depremin büyüklüğü Richter ölçeği ile gösterilmektedir. Depremin şiddeti ise Mercalli şiddet ölçeği ile ifade edilir.” 

REKLAM ALANI
timbir - birlik haber ajansi