Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, Türk Telekom Stadyumu’nda düzenlenen basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Başkanımız Mustafa Cengiz’in gerçekleşen basın toplantısındaki açıklamaları şu şekildeydi:
“Bazıları beni sert eleştirse de Galatasaray’ı iyi takip edip irdeleyen değerli muhabirler hoş geldiniz. Hakaret olmadan yapılan her eleştiriden bir ders çıkarmaya çalışırım. Galatasaray’dan bahseden spor programlarında çok az Galatasaraylı var. Yayıncı kuruluşta ve devletimizin kanalında bu sayıyı az görüyoruz.”
“Bu tarz basın toplantılarını her ay ya da iki ayda bir yapmayı düşünüyorduk. Ayaküstü verilen demeçlerde söylenen sözlerin gerek yanlış ve eksik ifade gerekse de yanlış anlaşılma nedeniyle tam değerlendirilemediğini gördüğümüz için bu basın toplantısını yapmaya karar verdik. Hem camiamızın hem değerli rakiplerimizin taraftarlarının doğru bilgilenmesini de amaçlıyoruz.”
“Biz Galatasaray Spor Kulübüyüz. 100 yılı aşkın bir camia ve kültürü temsil ediyoruz. Öncelikli olarak dürüstlük içinde, adil yönetimlere tarafız. Bunun taraftarıyız. Kayserisporumuzdan Trabzonsporumuza; Beşiktaşımızdan Fenerbahçemize, Adanasporumuza ve Adana Demirsporumuza kadar bütün rakiplerimiz bizim kardeşimiz ve en önemlisi bizim ulusal değerlerimiz. Hepsi bu coğrafya içinde çok değerli varlıklar ve olgular. Biz söylemlerimizde, Galatasaray kültürü içinde hepsine saygı duyarız. Bu saygıyı kendimize de duyarız. Bu saygıyı da lafla ve herhangi bir çekinceden değil özünde temsil ettiğimiz kültür ve genetik kodlarımızda olduğu için duyarız.”
“Bir haftadır spor medyasını işgal eden ana gündem maddesi: dünyanın en önemli derbilerinden biri olan değerli rakibimizle yaptığımız müsabakanın sonunda hiç istemediğimiz, hiç hoşnut olmadığımız çıkan olaylar ve bu olaylar sonucu verilen cezalar. Ortaya çıkan durum bizim mutlu etmiyor. Bu durumun rakibimizi de mutlu etmediğini biliyorum. Disipline sevk edildiğimiz dahil “Spor Kulübü” yazılı beyanlarımız ve benim de birisi Almanya’da maç öncesi, diğeri de Kayserispor maçı öncesi TRT Spor’a olmak üzere iki açıklamam oldu. Bu demeçleri çoğu insanın izlemediğini gördüm. Beni tanımayıp izleyen insanların da yanlış değerlendirmeler yaptıklarını gördüm. Biz sevgili rakibimiz için asla bir beyanda bulunmadık. Geçen sene Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki maçtan sonra yayınladığımız “Rakibe saygı, kendine saygı” metnimizde bütün seyircilere ne yüksek sesli hoparlör ne su vermeme ne de büfeleri kapatma gibi durumlar olmadan en insani şekilde seyir olanağı sağlayacağımızın sözünü verdik. O günden bugüne kadar bütün misafir seyircilerimize bunu uyguluyoruz. Bununla ilgili de hiçbir rakibimizden en ufak bir şikayet almadık. Fenerbahçe maçında da hiçbir eylemimiz ve açıklamamızda Fenerbahçe kulübüne, camiasına, seyircisine, yönetimine yönelik asla bir kötü beyan ve suçlamada bulunmadık. Onlar da bize teşekkür etti. Biz de kendilerine bu vesileyle teşekkür ederiz. Dostça bir ağırlama oldu fakat maç içinde bizim de acısını duyduğumuz talihsiz bir cenazenin olması, seyircilerin 60. dakikadan sonra ayrılmasına neden oldu. Değerli rakibimizin sayın başkanıyla birlikte o anda öğrendik olayı. Tabii ki üzüldük. Erzurum maçında da kendi cenazemiz oldu. Bunu da unutmasınlar. Biz bazen acıyı kalbimize gömüyoruz. Dışarıya pek renk vermiyoruz. Belki biz de bu görevimizi tam yerine getiremedik diye de endişe ediyoruz. İçim rahat değil. Hastane raporlarına ulaştık; olay sekiz sularında olmuş. Fark etmez tabii ki ama stadımızda değil hastanede gerçekleşmiş. Bu vesileyle kendisine tekrar rahmet diliyorum, acılı ailesinin ve Fenerbahçe camiasının acısını yürekten paylaşıyorum.”
“Konuşmalarımdan birisinin çok yanlış değerlendirildiğini gördüm. Bir tanesi Divan toplantılarımızda da dile getirdiğim bir konu: ‘Öfke ve kininizi saklı tutun’ sözü. Bu söz çok yanlış anlaşılmış. Benim burada kastettiğim ‘saklı tutunuz’; ‘bu öfkeyi sokağa dökmeyiniz’, ‘şiddete ve intikama dönüştürmeyiniz’ anlamındaydı. Bunu buradan açıklayayım. Benim kastettiğim öfke, spor alanında olur mu bilmiyorum ama bir camiayı oluşturabilecek bir şey. Her ulusun kendine göre bir asabiyeti vardır. İbn-i Haldun’un Mukaddime’sini okuduysanız -yönetim ve siyaset sosyolojisinde yazılabilmiş en değerli eserlerden biridir- orada yazar. Bir camianın, toplumun hatta ailenin oluşumunda asabiyet, öfke gerekir. İntikam demiyorum dikkat edin. Bunların içinde kin de olabilir, nefret de olabilir ama siz bu duyguları doğru kanalize ettiğinizde bu topluluklar, aileler, işler, camialar ve milletler oluşturur. Bu milletler devleti yaratır. Bunun toplamına hars denir. O harsla oluşursunuz. Benim kastettiğim tamamen bu. Eğer siz bu harsı ve bunun bir üst kademesi olan ruhu özümseyemezseniz, bu ruhu o camiaya yediremezseniz; o camia asla kalıcı olmaz. Onlarca devlet kuramaz. Biz tabii ki devlet kurma niyetinde değiliz. O camialar evrensel olarak bir noktaya gelemezler. Ne mutlu bize ki biz Cumhurbaşkanlığı forsunda 17 devlet kurduğuna dair işaret taşıyan bir neslin harsına sahibiz. Ben bu anlamda dedim. Lütfen bu anlamda değerlendirsinler. Fakat bir maçın ertesinde olduğu için yanlış anlaşıldı. Zira ‘kılıç çekme’ sözünü ‘biz kılıç çekelim’ diye demedim. Bize karşı sanki bir kılıç çekme, bir balta çıkarma durumu var gibi bir hava seziyorum dedim. İnşallah öyle değildir.”
“Çok güzel bir maç oynandı. Futbolun içinde olan her şey vardı. Sahada futbolcular 89 dakika centilmence mücadele ettiler. Cenaze acısı hariç tribünde çok güzel bir hava vardı. Hiçbir tatsızlık yoktu. Fakat nedense biri bizden olmak üzere iki oyuncunun yaptığı yanlış davranışlar oldu. Provokasyona özel olarak hazırlanmış demeyeceğim, spontane gelişmiş bir şeydi. Hakem müdahale etmedi. Biz hakemin müdahale etmesini beklerdik. Hakem gerek görmeyebilir ama VAR sistemi var. VAR müdahale etmeliydi. Çünkü çok kritik bir maç. Ülkedeki yaklaşık 70 milyon insanın izlediği bir karşılaşma. Bu karşılaşmada çok hassas olmak gerek. Burada dördüncü hakemler vardı. O olayı engelleyebilirdi. Nitekim Schalke maçımızda, yine bizim oyuncumuzla rakip oyuncu arasında aynı itişmeler oldu ve hakem anında müdahale etti. Bunu diyorum. Çünkü Şampiyonlar Ligi’nde bu olaylar olsaydı böyle gelişmezdi. Anında müdahale olurdu. Belki hakemin basireti bağlandı, bilemem ama biz, iki kulüp de, bu olayların patlama noktası olarak hakemin müdahale etmemesini görüyoruz. Fenerbahçe’nin sayın başkanıyla beraber gördük. Bir dakika boyunca gelişen olaylara bakakaldı. Onun için 89 dakika dedim. Değerli olan 89 dakika gitti. Çok da güzel maçtı. ‘Maç ne güzel 2-0 gidiyordu, Fenerbahçe direnç gösterdi’ dedim. O da yanlış anlaşıldı. Biz de açık farkla yenebilirdik, onlar da maçı kazanabilirdi. İşte güzel olan bu. Bu kadar insanın zamanını alıp bir araya getiren bu. Sizleri beni dinlemeye iten de bu. Biraz önce sözünü ettiğim hars, asabiyet ve ruh. Bunlar sizi buraya getiriyor. Bu ruhun centilmence devam etmesi için biz elimizden geleni yaptığımıza inanıyoruz. Ama maalesef bizim Galatasaraylı 13 kişimiz sevk edildi. Bizden sevk edildi, onlardan da sevk edilsin demiyorum. Sakın yanlış anlamayın. Tersi de olsa aynı sözcükleri ifade ederim. Bu saygıyı yitirmem. Saygıyı yitirdiğim anda bir vahşi kabile topluluğuna döneriz. Bu yüzden yanlış anlaşılan bütün sözcükleri düzeltmeye çalışıyorum.”
“Neden Galatasaray’dan bu kadar fazla insan sevk ediliyor? Bu olayda hepimiz görüyoruz. Orada rakip takımdan sadece iki futbolcu mu vardı? Yapmayın. Rakibimizde olan kişiler çime hiç basmadı mı? Bastı. Neden bu çifte standardı yapıyorsun? Kim yapıyor peki? Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu. Sevkleri onlar yapıp hazırlıyor. Sevkleri onlar hazırladıktan sonra yedekleriyle birlikte 25 kişiden oluşan önce disiplin sonra tahkim karar veriyor. Disiplinin önüne, yine Federasyonun hazırladığı talimata göre 75. Madde olarak VAR’ın tespit ettiği ve hakemin cezalandırdığı bir oyuncumuza kırmızı kart; diğer iki oyuncuya kırmızı kartın dışında değerlendirmede bulunursanız bu tartışmalı olur. Bu da bizce disiplin kurulunun verdiği ceza. Disiplin kuruluna çok da kızamıyorum. Çünkü oraya yapılan sevk önemli. Bize söylenen hoşuma gitmeyen şey de şu: olay hukuk kuruluna gitmiyor talimatlar Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunca veriliyor. Ben buna da inanmıyorum. Böyle bir şey olmaz. Hukuk kurulunun böyle bir sevkte, çifte standartta istifasını bekliyorum. Türkiye Futbol Federasyonu hukuk kurulunun istifasını bekliyorum”
“Bulunduğumuz coğrafi koşullarda insanların huzur bulacağı alanların merkezinde futbol var. İnsanlara kötü örnek oluyorsunuz. Genç insanlar birbirlerine saldırıyor, birbirini kovalıyor. Bu çok kötü bir örnek. Bunu dakikalarca veremezsiniz. Yanlış anlamayın kayda yine alın. Türkiye Futbol Federasyonu’nun ilgili mercileri talep ettiğinde verin ama bunu dakikalarca yaymayın. Bütün televizyonlarda görülüyor. Seyirci sahaya atlıyor. Şükür ki; o gün orada 49 bine yakın seyirci vardı sadece bir kişi sahaya atladı. Galatasaray seyircisi çok sağduyulu; taşkın harekette bulunmadı. Ben bu vesileyle emniyet güçlerine tekrar teşekkür ediyorum. Şampiyonlar Ligi’nde seyirci atlar, göründüğü anda yayını keserler. Kavga ve tartışma orada da var. Hiçbir zaman bizdeki gibi 4-5 açıdan vermezler. Neden? Kötü örnek olmaması, sporun ve futbolun marka değerini, birleştirici ruhunu, barış ve kardeşliği engellememesi için. Biz eğer dostluktan, sevgiden ve birbirimize olan hürmetten bahsediyorsak orada kavgayı gösterdiğiniz zaman başka tarafta seyirci birbirine saldırır. Çok dikkat etmemiz gerek. Bunu Türkiye Futbol Federasyonu’ndan hasreten rica ediyorum.
“Federasyondan ikinci bir ricam var. Hem bizim hem rakibimizin haklı olduğu pozisyonlar var. Fakat biz haksızlığın bu sezon özelinde genellikle bize karşı yapıldığını görüyoruz. Biz yine aynı federasyonla şampiyon olduk. Aynı federasyonla Türkiye’nin en çok şampiyonluk kazanan takımıyız. Aynı kişilerle olduk. Bize karşı özel bir komplo teorisi aramıyoruz. Ama biz teyakkuzda ve uyanık olmalıyız. Şunu merak ediyorum: 2-2’yken Serdar Aziz’e yapılan penaltıya VAR ne tepki gösterdi? Penaltı var mı, yok mu demiyorum? Bizim de parasını ödediğimiz, teknolojik bir sistem VAR. Türkiye’deki VAR sistemi dünyada yok. Ancak yine de oraya oturan kişi bir insan. Şimdi VAR orta hakemi uyarmadı mı? Uyardı da hakem mi tepki göstermedi? Biz bunu merak ediyoruz. Kamuoyu vicdanını en azından Galatasaraylının vicdanını tatmin etmek için bunun dokümantasyonunun yayınlanmasını istiyoruz. Nitekim Hollanda’daki Ajax-Feyenoord karşılaşmasında istek üzerine bunu yayınladılar. Biz de talep ediyoruz.”
“Hakemlerle ilgili sevk nedenimiz: benim yaptığım hakemler hakkındaki beyanlar. Her yıl hakem semineri yapılıyor. Hakemlere yapılan konuşmalarda şu söyleniyor: ‘Senin bir elinde terazi, bir elinde kılıç fakat gözü bağlı olmayan, adalet dağıtan hakimlersiniz’. Yıllarca bu işletiliyor. Bu çok büyük bir yanlış. İnsanları, hakemleri sevke götürüyor. Bir takım sarı veya kırmızı kart yediği zaman öbür takımda ‘ben de göreceğim algısı’ oluşuyor. Penaltı da keza böyle. Berabere biten maçlar, hakemlerimizin en mutlu oldukları. Beraberliğe gelen maçın o anda bitmesini istiyorlar. Bunda hakemlerimizin suçu yok. Onlara yıllardır verilen bu yanlış eğitimin suçu var. O yüzden tekrar ediyoruz. Hakemler adil olmalı, gördüğünü çalmalı. Hiç kimseden de çekinmemeli. Hakemlerle ilgili en büyük şikayetimiz bu. Çok açık söylüyorum: Aleyhimizde de olsa cesur olmalarını istiyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu öyle bir noktada ki; Anadolu kulüplerine yaptığı katkılarla büyük takımları yenebilecek hale getirdiler. Türk futbolu açısından bu sevindirici. İngiltere’de, İspanya’da olduğu gibi 4’ü Şampiyonlar Ligi’nde olmak üzere 8 takımımız Avrupa kupalarına katılır, Türkiye’yi temsil ederler. Hem de Avrupa’nın tepesine çıkarlar. Tabii ki Galatasaray Başkanı olarak en tepede Galatasaray olmasını diliyorum.”
“Hocamıza 7 maç, Donk’a 6 maç ceza verildi. Ndiaye’ye de ceza verildi. Disiplin hükmündeki maddeye aykırı olarak verildi. Savunmalarımızı vermiştik. En azından Galatasaray Camiasının beklentilerini karşılayacak bir olumlu yanıt gelmedi. Çok üzüldük. Bizim Camiamız buna tepkili. Fiziki hiçbir müdahalesi olmadan Hocamıza verilen 7 maç. Sahada tam tersine ayırmaya çalışıyor, hakeme serzenişi var. Serzeniş sert ama ceza çürüme eşit değil, maalesef çok daha fazla. Bu durumun toplumun vicdanında, Galatasaray’ın ruhunda yara açtığını söyleyebilirim. Bunun giderilmesi için Camia teyakkuz halindedir. Her zaman takiptedir. Kenetlenmiştir ve kenetlenmeye devam edecektir. Bunun için her zaman hak ettiği gibi tarihteki yerini alacaktır.”
“Yönetim Kurulumuzun tamamı burada. Fatih Hocam da bir operasyon geçirdi. Sosyal medya üzerinden gelen raporlara göre hoşuma gitmeyen şeyler var. Fatih Hocamın fotoğrafı konuluyor, ‘sonuna kadar yanındayız’ yazıyor. Altta yönetime küfür var. Bu olgu yaklaşık bir aydır var. Gözümüzden kaçmıyor. Onların şampiyonluk stratejisi olabilir, bilmiyorum. Yönetimle Fatih Terim arasında bir şey olmasını istiyorlar. Sevgili Fatih Hocamız bir marka. Galatasaray çok daha büyük bir marka. ‘Yönetim, Fatih Terim’in arkasına saklanıyor; Fatih Terim’i öne sürüyor’ diyorlar. Böyle bir şey yok. Fatih Hocamla biz, her an ve sürekli irtibat halindeyiz. Sevgili Abdurrahim Başkanım devamlı olarak Florya’da. İşine gitmiyor. Ailesinin sağlık sorunları var, ona gitmiyor. Yağmur, çamur, güneş altında mücadele veriyor.”
“Maçta bir fotoğraf çekiliyor. Birimizin suratı asık duruyor, birimiz gülüyor. Fotoğraf yayıldığı için söylüyorum. Hem misafire gittiğinde hem evinde bir Galatasaray Başkanı, rakibe saygı duymak durumunda. Bu lafla olmaz. Karşımızda o fotoğrafı çeken kişi, unutmasın. Binlerce Kayserisporlu var ve her an dönüp bize bakıyorlar. Gol atıldığında bir Galatasaray Başkanı olarak Sfenks gibi durmak durumundayım. Acıyı bal eğlemek zorundayım. Acımı da sevincimi de içime atmak zorundayım. Hakem başlama düdüğünü çalana kadar reaksiyon da vermem. Bir Galatasaray Başkanı olarak misafirsem ev sahibine, ev sahibiysem misafirime baştan sona saygılı olmak zorundayım.”
“Soğuk Savaş döneminde tarafların yaptığı savaşın, algı yönetiminin daha şiddetlisini ben yönetimimize ve acizane şahsıma karşı görüyorum. Beni çok üzen bir durum. ‘Mustafa Cengiz, Atatürk üzerinden kendi reklamını yapıyor, büyük bir tepki var’ dediler. ‘Tepki nedir?’ diye sordum. ‘Adınız neden Ata’nın yanında?’ diye karşılık verdiler. Çok güzel bir mizanpaj. Altında Atatürk’e saygı sözcükleri ve ‘Mustafa Cengiz – Galatasaray Spor Kulübü’. Şaşırdım. Sadece Mustafa Cengiz yazsa, spor kulübü yazmasa tamam, ‘reklamını yapıyor adam’ desinler. Reklamımı yapıp ne elde edeceksem… Sadece Galatasaray Spor Kulübü deseydik, ‘Bak, bak bu adam Ankara’ya çok gidip geliyor. Günde 2-3 bakanla görüşüyor. Adını koymuyor. Neden adı yok?’ derlerdi. Hiç yapmasak bu kez tersini derlerdi. Biz ne yapsak bize hata bulacaklar. Belki de ağacın kurdu bedenindedir. Atatürk’ü, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz olarak anmanın ayıp olduğu ve bunun üzerinden bana hakaret edildiği bu fotoğrafı basıyorlar. Futbolcularımızın Kayseri deplasmanında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anma anında Mustafa Cengiz’i koyuyorlar ve buna inananlar çıkıyor. İnsanlar inanır, bilemezler. Çünkü üstüne örnek veriyorlar. Elimde tuttuğum bu fotoğrafta ulusun en değerli insanı var. Ben bu insan için ömrümün çok yılını verdim. Yapmayın, etmeyin. Böyle bel altı savaş sürdürülmez. Soğuk Savaş’ta bile böyle basitlikler yapılmadı. Ayıptır, günahtır. Yapmayın.”
“Basın toplantısı geç olmadı. Bugün bir yürüyüş yapılacağını duydum. Toplantıyı Salı günü yapmayı düşünüyordum. Medyayla bir buçuk ayda bir buluşmayı düşünüyordum. Bunu öne çekmemizin nedeni şu: Taraftarımız haklı olarak büyük bir tepki veriyorlar. Taraftarın yüreği yanmış. Biz soğukkanlılığımızı mıuhafaza etmek zorundayız ama aynı soğukkanlılığı taraftardan çok fazla bekleyemeyiz. Ancak taraftarımızı aklı selime, sağduyuya davet edebiliriz. Bir yürüyüş yapılacak. Geçen Cuma günü Dereağzı’nda bir u-17 maçı yapıldı. Orada çocuklarımıza hafif de olsa saldırı oldu. O saldırıyı İstanbul Emniyeti hiçbir medyaya yansıtmadan halletti ve önledi. Onun için duymadınız. Rakibi suçlamak için söylemiyorum. Bütün emniyet müdürlüklerimiz bu konuda çok hassas. Taraftarlarımız için de; bulunduğumuz coğrafyayı unutmadan, kimileri bizi şiddete yöneltse de kimileri toplumu ayrıştırıcı, bölücü, gerginleştirici eylemlerde bulunsa da provokasyona gelmeyelim. Ne çimde, ne de asfaltta gelmeyelim. Yürürken ben değerli taraftarlarımızın yanındayım. Başkan olmasaydım ben de onlarla birlikte yürürdüm. Bunu hazal kalple de söyleyeyim. Her zaman ben bir taraftarım. Yönetim Kurulumuz da bu yürüyüşü gözetleyecek. Galatasaray’a yakışır vakar, asalet içinde yürüyerek protestolarını demokratik bir şekilde sergilemelerini diliyorum. Bu toplantıyı biraz da bunun için yaptım. Taraftarımız sahaya hiçbir zaman sahaya inmedi. Kolluk güçlerine el kaldırmadı. Biz bunun onurunu yaşıyoruz. Bunu derken rakibe taş atmadığımı tekrar belirteyim. İnce bir taş attı demeyin, yapmayın. Biz yeni dönemiz. Bu dönemde rakiplerimize saygılıyız. Rakiplerimiz de bize saygılı. Rastgele birbirimizi üzecek kelimeler etmeyelim.”
“Değerli rakibimiz Fenerbahçe Kulübü’nü rencide edecek hiçbir eylem ve davranışta bulunmadık. Saha içinde nahoş olaylar oldu ve konu intikal etti. Birbirimize ağır cezalar verildiğini düşünüyoruz. Bu aşamada susma hakkımızı kullanmayı tercih ediyoruz. Değerli bir rakibimiz var. O rakibimizi tahrik edici, gerginleştirici, kötü düşündürücü bir sözü benim ağzımdan alamazsınız.”
“Kötü niyetlerinde ısrarcı olanlar için yargı yoluna başvuruyoruz. Yargıda görülmekte olan süreçte açıklanmadığı için bunu yayınlamıyor ve açıklamıyoruz. Savcılık gerekli tatbikatı yapıyor. İletişim açısından doğrularımızı da anlatamıyoruz. Öyle bir yola asla tevessül etmeyiz. Ettiğime yönelik şeyler duyuyorum. Şahsen de etmem. Kulüp olarak bunu yapmayız. Bize karşı kötü niyetli yaklaşımların bilincindeyiz. Bizim UEFA sürecimizle ilgili yayın yapanları tek tek savcılığa veriyoruz. Hukuk içinde gereğini yapmaya çalışıyoruz. İletişim anlamında bir dezavantaj var. Galatasaray TV maalesef dijital ortamda, uydu ortamında var. Bunu biz karasal, kablosal ve diğer bütün platformlarda yaymaya çalışıyoruz. Fakat zamanımız yok. Şu anda biz mali açıdan bir noktaya geldik. Değerli diğer kulüplerimizi zorlamadan şunu diyebilirim: Borsaya kote kuruluşlar içinde en iyi noktadayız. UEFA’ya Finansal Fair Play çerçevesinde verdiğimiz sözlerin içindeyiz. Hatta bu kur farkı olmasaydı 12 milyon Euro kardaydık. Bu Galatasaray tarihinde 30 yıldır görülmeyen bir olay. GSStore’la ilgili çalışmalarımız var. Geçmişi de sıkı araştırıyoruz. Yanlış; kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılmışsa affetmeyiz. Bize yönetime getirenlere verdiğimiz sözler var. Bize oy atmalarına neden olan şeyler var. Onların peşindeyiz. Galatasaray’ın kuruşunun peşindeyiz. Krediler ödedik. 8 ayda 100 milyon TL vergi ödedik.”
“Altyapıda devrim yapıyoruz. UEFA’ya da bunu anlattım. Türkiye Futbol Federasyonu’na bildirmemiz gereken 28 kişilik kadroda 8 tane genç oyuncumuz var. Kayserispor maçında ilk defa 4 genç oyuncu sahaya girdi. Bu genç oyuncular zaman zaman yer alacak. Fatih Terim Hocamız gerçekten bir devrim yapıyor. Mali ve idari açıdan biz; Abdurrahim Albayrak, Florya’yla birlikte geceyi gündüze katıyoruz. Abdurrahim Albayrak, bulunduğu şartlarda değerlendirilmeli. Ona tepki gösteriyorlar, üzülüyoruz. Biz maneviyatla iş yapıyoruz, maddi hiçbir beklentimiz yok. Yönetim Kurulu üyelerimin hiçbiri gece gündüz boş kalmıyor. Kendilerini ailelerinden ve işlerinden feragat edecek şekilde çalışıyorlar. Bu öfkeyle çalışan pilin hiçbir zaman bitmeden çalışmasını temenni ediyorum. Onlara candan teşekkür ediyorum.”
“Sosyal medyayı etkin kullanabilirdik. Eksiklerimizi telafi etmeye çalışıyoruz. Misli.com’dan bilyoner.com’a 8 katlık artışla geçtik. Türk futbol tarihinde yapılmış en büyük destek. Biz bunu bile anlatamadık. Anlatmamız gereken daha birçok şey var. Umarım daha etkin kullanırız.”
“Sevgili Yıldırım Demirören kardeşimiz, federasyonumuzun başkanı. Ben onun söylediği şeye bir yanıt veremem. ‘Ben Hıdır değilim, elimden gelen budur’ demem. Öyle bir intikam ve kin peşinde de koşmam. Bu tarz şeylere takılıp kalmam da.”
“6-0 psikozu derken ben rakibimizde olan bir psikozdan bahsediyordum. 6-0 gibi sonuçlar olabilir, biz şampiyonluğa bakan bir camiayız. TFF bizim federasyonumuz. Yıldırım Bey ve orada çalışan herkes tek tek benim çok sevdiğim insanlar. Bize UEFA ile yaptığımız Finansal Fair Play görüşmelerinde de çok yardımcı oldular. Buradan onlara tekrar teşekkür de ediyorum. Bizim asla Federasyon’u yok etme gibi hesaplarımız yok. Biz haksız davranışların, çifte standartların yok olmasını istiyoruz.”
“Bir futbolcumuz, bir rakibinin ayağına bastı maçta. Biz ona çok ağır ceza verdik. Biz kendi içimizde özeleştirimizi her zaman yapıyoruz. Ancak bu aşamada, ortam bu kadar gerginken biz kalkıp öncelikli olarak kendi futbolcumuza ceza vermeyiz. Bunu bizden bu aşamada beklemeyin. Ancak biz her zaman özeleştirimizi yaparız bunu da unutmayın. Biz belirli şikayetleri yapıyoruz. 25 kişilik kurullarda bir tane Galatasaraylı üye var. Bu bize karşı düşmanca yaklaşacaklar demek değildir. Ancak bize bu eleştirileri yapanlara biz şunu söylüyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu iki defa seçim geçirdi. Neden zamanında kurullar ile alakalı gereği yapılmadı? Bu da diğer taraftan bakınca bir özeleştiridir. Dolayısıyla biz her zaman kendi içimizde hesaplaşmamızı yaparız. “
“Karşı tarafa asla bir şey demem. Herkes kendi felsefesini yürütür. Onlara bir şey söylemek benim haddime değildir.”
“Önemli olan bizim maçımıza atanırsa Fırat Aydınus’un tepkisinin ne olacağı. Ben Fırat Aydınus’un yerinde olsam Galatasaray maçlarına ne hakem olmak ne de VAR hakemi olmak isterim.”
“Ben ‘baltayı, kılıcı biz çekeriz’ demedim. Ben ‘bize karşı kılıçlar çekiliyor, baltalar topraklardan çıkarılıyor gibi görünüyor’ dedim. Ben kesin bir ifade kullanmadım. Benim canım yanıyor. Ben imdat diyorum. Ben değerli bir rakibim imdat dediğinde de onu dinleyin dedim. Bundan 2-3 hafta önce Twitter’da kampanyalar başlattılar. Ben o zaman da ‘Ne diyorlar, dedikleri objektif ve doğru mu?’ dedim. Bunu dediğim için kendi taraftarımdan eleştiri aldım. Bahsettiğim kulübün ismini burada vermeyeceğim, çok değerli bir kulübümüz. Bu takım hakem ve VAR hatalarından çok şiddetli şekilde şikayet etti ve taraftarları sosyal medyada kampanya başlattı. Ben o zaman da ‘belki haklılardır bu şikayeti dinleyin’ dedim. Bir yerde birisine haksızlık yapılıyor ve siz bu haksızlığı görerek susuyorsanız bu yanlıştır.”
“Maçın 60. dakikasında Ali Bey ile neler konuştuğumuzu ben burada anlatmayacağım. Maç izlerken diğer takımların yöneticileri ve başkanlarıyla otururken gol olduğunda hemen etrafınızdaki kişilerin karakterini anlarsınız. 60. dakikadan sonra Fenerbahçe çok güzel futbol oynadı. Çok da güzel bir maç oldu. Futbolda böyle şeyler oluyor. Futbolun güzelliği de bu. İnşallah Galatasaray şampiyon olacaktır. Belhanda sizin tabirinizle atarlı bir futbolcu. Öfke ve asabı zaman zaman taşabiliyor. Kendisiyle görüşüyoruz, şu anda bir sorun yok.”
Galatasaray.org