Bilgi çağının konsepti, bilgimizi birbirimizle uzun süre paylaştığımız bir dönemi temsil ediyordu. Artık öğrendiklerimizin pazarlama dönemindeyiz.
Çalışmalarımın çoğu (hayatım) Google hizmetlerine dayanıyor. Mühendislerden biri yanlışlıkla şalteri indirdirse, kelimenin tam anlamıyla kendim de dahil olmak üzere milyarlarca insanın hayatını sekteye uğratacak. Amerika’daki bu tür kesintiler, Los Angeles Şerifinin, Facebook açılmadığında polis karakolunu aramamaları için twitter hesabından duyuruda bulunuyor.
Google’ın dünya ekonomisine sunduğu hizmetlerin duraksadığını hayal edin. Yayınlanamayan aramalar, erişilemeyen sayfalar, görünmeyen reklamlar, erişilemeyen / mevcut olmayan e-postalar, hesaplanamayan harita rotaları, hizmet dışı siteler.
450 milyonun üzerinde kullanıcısıyla, dünyanın en popüler e-posta hizmetlerinden biri olan Gmail’i düşünelim. 2004 yılında hayatımıza 1GB kapasite ile girdiğinde, çoğu insan Nisan 1 şakası olduğunu sanmıştı. (çünkü Hotmail ve Yahoo’nun yalnızca 30 megabayt kapasitesi vardı).
Google bu hizmeti sunduğundan beri Gmail’i kullanıyorum. O zamandan beri 1GB’dan 15GB’a yükseldi. Ek depolama alanı istiyorsanız, farklı seçenekler var. Örneğin, toplam 100GB kapasite elde etmek için 85GB’lık eklemeyle ayda sadece 2 dolara mal oluyor.
Bir bakkal hesabıyla, ücretsiz sunulan 15GB alanın yılda yaklaşık 3.6 dolar olduğunu anlıyoruz.
Değişkenlerin tam değerini bugünün değerinden hesaplasak bile, Google’a 10 yıllık kişisel maliyetim sadece 36 dollar. Bugüne kadar beş kuruş harcamadığım bu hizmete maliyetim 36 Dolar.
Zarar hanesine ekledi mi? Tam tersi, kar elde etti. Ama cebimden değil; Paylaştığım bilgilerden. Benzer hizmetler sayesinde Google geçen sene sadece 59,8 milyar dolar ciro ve net 13 milyar dolar kar elde etti.
