Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin de dile getirdiği yalnızlığı ‘kimsesizliğinden’ kaynaklanmıyor.
Eşi Sayın Emine Erdoğan, çocukları, torunları her an Erdoğan’la birlikteler; her an, Erdoğan’ın kavgasının içindeler.
Cumhurbaşkanı’nın yanında çok sayıda çalışanı var; kurucusu olduğu bir parti, o partinin Türkiye’ye ve dünyaya yayılmış ve Erdoğan’a gönülden bağlı teşkilatı var.
Dünya üzerinde belki milyarlarca seveni var Erdoğan’ın; milyonlarca tutkunu var.
O’nu görmeyi, iki kelam etmeyi, elini sıkmayı, hatta bir anlık göz teması kurmayı büyük bir mutluluk, çok büyük bahtiyarlık vesilesi olarak gören epeyce insan var.
Kürsüye çıktığında O’nu pür dikkat dinleyen, meydanlara çıktığında O’nu görmenin sevinciyle kendinden geçen, sokağa çıktığında O’na dokunmak için can atan geniş yığınlar var.
Yine de yalnız Erdoğan… Kalabalıklar içinde yapayalnız…
Yalnızlığı kimsesizlikten değil… Yalnızlığı, anlaşılamamaktan…
Derdini, meselesini, davasını, kavgasını çok sarih, çok açık, çok anlaşılabilir şekilde anlatıyor oysa… Ama yine de anlaşılamıyor…
“Cesur olun!” diyor Erdoğan, “haklıysanız, Allah’tan başka hiç kimseden korkmayın!” diyor… Ama her seferinde, kalabalıkların önüne bir cesaret abidesi olarak geçmek zorunda kalıyor.
“Dik durun!” diyor Erdoğan, “yalpalamayın!” diyor… Ancak, her seferinde, her arkasını döndüğünde, eğilip bükülenleri, kırılıp dökülenleri görüyor.
“Özgüvenli olun!”, “İnanıyorsanız, üstünsünüz; başınızı öne eğmeyin!” diyor Erdoğan,
Eğilmek bize yakışmaz….( RTE )…..