KARS-BHA
Kars’ta sıcak demir ustalığının son temsilcilerinden biri olan “Tosun Usta”, yok olmaya yüz tutmuş bir mesleği teknolojiye rağmen ayakta tutmaya çalışıyor.
Kars’ın Yusufpaşa Mahallesi’nde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte işyerinin kapısını açıyor Maksut dede. 71 yaşında, ama dimdik ayakta… 53 yıldır yaktığı ocağında demire şekil veriyor. Her sabah namazını kıldıktan sonra “Bismillah” deyip demir tozunu ciğerine çekiyor. O artık sadece bir zanaatkâr değil; bir geleneğin, bir ustalığın ve yok olmaya yüz tutmuş bir sanatın yaşayan temsilcisi…
Maksut Ak, nam-ı diğer “Tosun Usta”, 1962 yılında başladığı meslek yolculuğunda yıllarca nalbantlık ve demircilik yaptı. “20 yıl kalfalık yaptım, sonra kendi dükkânımı açtım,” diyen Ak, kömür ve hava kompresörüyle harladığı ateşte nal, düğme, halka ve kapı gullebi gibi parçalar yapıyor. En çok da at nalı… Çünkü hâlâ bölgede at kullanımı yaygın.
“DEMİR DÖVMEK DEĞİL, ZAMANA MEYDAN OKUMAK BU…”
Gelişen teknolojiyle birlikte geleneksel demir işçiliğinin hızla unutulduğunu söyleyen Maksut dede, çırak bulamamaktan dertli:
“Bu meslek bizden sonra zor devam eder. Geriler ama ileri gitmez. Gençler artık bu işe ilgi göstermiyor. Torunum bazen yardım ediyor ama bir çırak bile yok yanımda.”
Her işe besmeleyle başladığını, çekiç sallarken “Ya Allah!” dediğini gururla anlatan usta, demirciliği sadece bir iş değil, bir ibadet gibi görüyor. “İşim bittikten sonra bir çay demler, dinlenirim. Ama en çok zoruma giden, işimizin önemsenmemesi. Nal çakarken at bizi dövüyor ama millet ‘6 tane mıh ne olacak’ diyor,” diyerek sitemini de dile getiriyor.
“HER ŞEYİN TAZESİ, DOSTUN ESKİSİ KIYMETLİDİR”
Maksut Ak yalnızca eli çekiç tutan bir usta değil, aynı zamanda söz ustası… Yılların birikimini nasihatlere, özlü sözlere döküyor:
“Her şeyin tazesi, dostun eskisi kıymetlidir. Gelecek nesle tavsiyem; bir sanat öğrensinler. Doktor nasıl 50 yıl okuyorsa, bu işte de 50 yıl çalışmak gerekir. Rahmetli Atatürk ne demiş: ‘Her şey olursun ama sanatkâr olamazsın’.”
GENÇLERE ÖRNEK OLUYOR
Komşu esnaf Şakir Uyusun da Maksut dedeye övgüyle yaklaşıyor:
“Biz onu Tosun Usta diye tanırız. Kendimi bildim bileli at çakar, demir döver. Sabah erkenden dükkanında olur. Hâlâ köylere gidip nal çakıyor. Gençlere taş çıkartır valla.”
Bugün hâlâ sabah erkenden dükkanını açıyor, akşam hava kararmadan kapatıyor Maksut dede. Çekiç sesi hâlâ Yusufpaşa Mahallesi’nde yankılanıyor. Onun ellerinde şekillenen demir, bir mesleğin değil; bir direnişin, bir kültürün, bir hayatın hikâyesini anlatıyor.