Kahta denilince akla gelenlerdendir Kasım Ağa…
Bir sohbette adı anıldığında yüzdeki tebessümdür Kasım Ağa.
Kalitedir, erdemdir, müstesna kişiliktir Kasım Ağa.
Herkesin yaşamında bir hikayesi vardır. Kasım Ağa da benim yaşamımdaki en renkli kişiliklerden biri oldu. Kendine has, üslubu, kişiliği, karizma duruşu ve renkli hayatıyla derin izler bıraktı, tanıdığı herkeste…
Kâhta’nın tanınmış bir ailesinin mensubu olan ulu çınar Kasım Ağa, okullarda işlenmesi gereken bir ders, yıllarca akıllarda kalacak bir yaşam hikayesiydi. Gençliğinden beri kendine has bir giyim tarzı vardı Kasım Abinin. Marka Giyimin öncüsüydü o renkli insan…
İş yerimize geldiğinde sorardık, Kasım Ağa ne içersiniz? ” Çay içeceğim fakat kullanılmamış bardaktan olsun yoksa ben ğıllıkların ( ufak tefek çakıl taşları ) içtiği bardaktan içmem” derdi ilahi Kasım Ağa.
Bir defasında geldiğinde ne ikram edelim Kasım Ağa dediğimizde, arkadaşlara çay bana da cola söyle dedi. Çünkü o sıradan bir insan değildi. Ğıllıklarla aynı içeceği içmezdi içemezdi bunu kendisine yakıştırmazdı, hakaret sayardı. Öyle bir lisan-ı hal ile söylerdi ki, hiç kimse bundan rahatsız olmaz, bilakis hoşlarına giderdi…
Kendisi gibi kullandığı Barebelli silahı da kalitesiydi Kasım Ağa…
Bindiği arabaya kadar dikkat eden bir markaydı Kasım Ağa…
Kâhta’da Vakko gömlek denildiğinde akla gelir Kasım Ağa…
Pierre Cardin çorap denildiğinde hafızalara gelen isimdi Kasım Ağa…
Gurur bir insana bu kadar mı yakışırdı. Toplumda taraflı tarafsız herkesin takdirini aldı. Kime ne söylerse söylesin hiç kimse alınmazdı kızmazdı. Onun masasına kim gelirse gelsin hesabı ödemeye yeltenemezdi. Karşındaki kim olursa olsun hep en büyük oydu, en iyisini o alırdı ve en iyisini o giyerdi.
Kendine has bir tarzı ve felsefesi vardı.
Adı anıldığında dostları ve çocukları için bir gurur kaynağıydı Kasım Ağa.
Bir insanı anlatmak belki zordur ama inanın Kasım ağayı anlatmak çok kolay ve bir o kadar da zevkli. Çünkü her anını o kadar dolu ve neşeli geçirdi ki, o insan hakkında nereden konuya girerseniz girin sonunu getireceğiniz birçok cümle bulabilirsiniz.
Kahta’nın neşesiydi Kasım Ağa…
Bir gün arkadaşlarla lokantaya yemeğe gitmişler. İçlerinde zamanın Kâhta emniyet amiri, ileri gelen esnafları da varmış. Yemek yedikleri esnada Kâhta’nın meşhur folklor ve davul ustası bir arkadaşta aynı mekânda yemekteymiş. Kalkıp gideceği zaman Kasım Ağanın arkadaşlarından birisi el işareti yapmış, şakadan bizim hesabı öde diye. Adam hesabı ödemek için tezgâha yaklaştığı esnada, masadakilerden biri Kasım Ağaya demiş ki: ” Adama bak cürmüne bakmadan hesabımızı ödemeye kalkıyor, sen masada olmazsan mesele değil, bizim hesabı ödeyebilir ama bir davulcu koskocaman Kasım Ağanın hesabını ödese millet ne der ” ….
Kasım Ağa birden hiddetle ayağa kalkıp: ” Sen ne yapıyorsun yahu ” …
Adamda:” Sizin masanın hesabını ödüyorum der” …
Kasım Ağa:” Sen nasıl benim olduğum masanın hesabını ödersin, bu benim şanıma yakışır mı?”
Adamda: ”Ağam sen benim kusurumu ayaklar altına al, ben hiç düşünemedim der ”
Masadakiler yaptıkları şaka ortaya çıkmadan adamı dışarı çıkarırlar. Tabi herkesin yüzü gülüyor fakat çaktırmıyorlar. Biliyorlar ki Ağa işin farkına varırsa iş kötüye gidecek.
Belki kızardı, belki alınırdı ama herkes şunu çok iyi bilirdi ki Kasım Ağa kin tutmazdı, affediciydi…
Her kul gibi o’da bir gün aramızdan ayrılacaktı. Hani taziyelerde ” Baki Allah ” derler ya. İşte bir gün Azrail onu da alıp götürdü aramızdan.
Ahmet Kaya seni tanımış olsaydı…
Ne kolay söylediler. Sanki dev bir taş ocağını,
Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler! Ahh dostum… O kocaman gövdene O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını, Senin üzerine nasıl böyle çivilediler? Yani sen şimdi gittin!…
…eminim ki bu dizeleri senin için söylerdi. Acı ama gerçek ” Ulu Çınar ” aramızdan ayrılmıştı. Aslında cezayı bize kesmişti Rahman. Bizleri onun yokluğuna mahkum ederek.
Seni tanıdığım için kendimi şanslı görüyorum…
Rabbım rahmetini senden esirgemesin. Mekanın cennet olsun…
Rahmetle anıyoruz…
Kalplerimizde her zaman yaşayacaksın Kasım Ağa…
Kemal Kutlu