Mustafa ÖZCAN / TRABZON-BHA
Karadeniz’in doğal güzelliklerini içinde barındıran yaylara vatandaşlar akın akın göç ediyor. Her yıl mayıs, haziran ayı gelince Karadeniz insanını bir heyecan sarar. Dağları kaplayan karların yerini bahar çiçekleri alır.
Yeni bir yurt bulmuşçasına her sene hasretle ve sevinçle tırmanılır yeşilin her tonunu barındıran dağlara. Yaylaya yaya giden vatandaşlar tam bir şenlik havası içinde yaylaya kadar yürüyerek giderlerdi geçmiş yıllarda teknoloji ilerledi artık yaylacılık motorlu araçlarla yapılır oldu.
Günümüzde yaylaya yaya gitmenin yerini artık arabalarla gidiş aldı. İnekler de süslenerek kamyonlara yükleniyor ve yaylaya götürülüyor. Sonbahara kadar yaylada kalacak vatandaşlar, hayvanlarını otlatacak ve üretecekleri süt, peynir ve diğer ürünleri de satarak kazanç elde edecekler. Dağlarda aylarca süren yayla hayatı köylerinden uzak düşürür yaylacıları.
Sizlere 24 yıl önce ve 24 yıl sonrayı hatırlatalım
Yayla Aşığı Şalpazarı Akçiriş sakini genç iş insanı Ali Usta anlatıyor: “Benim çocukluğumun geçtiği yaylalarda gurbette çalıştığım zaman dilim yanılmıyorsam şimdiki gibi teknoloji telefon yaygınlığı yok herkesin imkânı doğrultusunda makaralı film fotoğraf makineyle 2000’li yılların sade kerpiç yayla evlerini görüntüledim.
Yaylamız 24 yılda beton yığınına döndü
Aradan dile kolay 24 yıl geçti 2024 yılında 24 yıl önceki yerde görüntülediğim sade alın teriyle yapılmış kerpiç Karataş ve kapısı derme çatma tahtadan olan evlerin yerini ekonomik özgürlüğün hakim olduğu doğayı katleden bir birinden heybetli beton yığınları almış kısacası çocukluğumuz ekonomik özgürlüğe teslim olmuş.
Amacımız yaylaya gelişi güzel beton ev yapanı desteklemek ya da kösteklemek değil
Değerli yayla aşığı dostlarımız, bizler yaylaya gelişi güzel olarak akşamdan sabaha mantar gibi biten köstebek yuvası gibi çoğalan beton blok istemiyoruz. Oksijen deposu olarak gittiğimiz yaylamızsa eskisi gibi doğal kara taş evler ve buna benzer yer evi çalışmaları olsun istiyoruz. Yayla zamanlarında bazı genç kardeşlerimiz yayla da yaşadığı çocukluk anılarını sosyal medya sayfasında paylaşmış onları okuyunca bende kendimi o tarihlere götürerek hatıralarımı canlandırdım diyor.
Bir başka yayla ve fotoğraf sevdalısı: Ümit Sefa
Kayadibi yaylasını çocukluk yıllarında dedesi Pala Mehmet olarak tanına Almanya emeklisi Hacı Mehmet Özen ile çocukluk çağından gençlik çağına kadar başta Kayadibi yaylası olmak üzere çeşitli yaylarda konakladıkları ve geçmişten günümüze kadar gelen şu an bir birimde çalışan ve izin günleri kaçamak olarak geldiğinde eski gezip dolaşıp çocukluğunun geçtiği yerleri fotoğraf makinasıyla adeta ölümsüzleştirdi. Ümit Sefa da artık yayla sezonun kapanması yaklaşıyor dediğimiz Ağustos-Eylül 2024 fotoğraf kareleriyle bizlere yala özlemini noktalamış oldu.”