ANKARA-BHA
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, yapılan bir araştırmanın, Türkiye’de Müslümanlığın oransal açıdan gerilemekte olduğunu gösterdiğini belirterek, “Matbaanın icadı Hristiyanlık dünyasını, internetin icadı ise İslam dünyasını sarsmıştır. Bilgiye erişim kolaylaştıkça toplumların inanç ve ahlak müktesebatı özellikle genç kuşaklar tarafından yeni testlere tabi tutulmaya başlanmıştır.” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülmeye devam eden 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerinde DEVA Partisi adına söz aldı. Konuşmasında ilim, düşünce, ahlak, sosyoloji, felsefe ve sanatın gücünün, gündelik siyasetin gücünün gerisinde kaldığını belirten Milletvekili Karal, ‘ahlakla bezenmiş ruhun gücü yerine, siyasetin gücünü önceleyen’ bir anlayışın benimsendiğini ifade etti.
Çağın Gazali’si olarak adlandırılan Taha Abdurrahman’ın “Yunan medeniyetinden itibaren insanın mümeyyiz vasfı olarak akıl tarif edilmiştir. Ben bunu kabul etmiyorum. İnsanın mümeyyiz vasfı ahlaktır.” sözünün çok önemli olduğunun altını çizen Karal, “Çünkü her akıllı ahlaklı değildir, ancak her ahlaklı akıllıdır. Ahlaklı olmak için dindarlık gerekmeyebilir. Ama dindar olmak için ahlaklı olmak, olmazsa olmazdır. Bu nedenle gücün ahlakından ziyade ahlakın gücünün benimsenmesi gerekir.” şeklinde konuştu.
Milletvekili Karal, konuşmasında Kasım 2023’te bir kısım akademisyenin yayımladığı “Türkiye’de Dindarlık Algısı” başlıklı araştırmaya da değindi. Bu araştırmanın en önemli sonuçlarından birinin, kahir ekseriyeti Müslüman olan Türkiye’de, Müslümanlığın oransal açıdan gerilemekte olduğunu gösterdiğini kaydeden Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Araştırmaya göre, toplumun yüzde 73’ü, ülkemizde dindarlığın azaldığı kanaatindedir. Özellikle belirtmeliyim ki; matbaanın icadı Hristiyanlık dünyasını, internetin icadı ise İslam dünyasını sarsmıştır. Bilgiye erişim kolaylaştıkça toplumların inanç ve ahlak müktesebatı özellikle genç kuşaklar tarafından yeni testlere tabi tutulmaya başlanmıştır. Bu durum karşısında gecesini gündüzüne katarak kutsal dinimizi asrın idrakine sunması gereken, özellikle dini kurumsal yapılarımız, bırakın bilimsel üretim yapmayı tam tersine ekranlarda, kürsülerde inancımızı magazinleştirenlere karşı da bir duruş ortaya koyamamaktadır.”