Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Dairesi Müdürlüğü’ne açıklamalarda bulunan YDÜ Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Ana bilim Dalı başkanı Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, Rahim ağzı kanserinin başlıca nedenlerini, ilk bulgularını,tedavi sürecini ve Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi ‘nin Radyosyon onkoloji bölümünü anlattı.
Rahim ağzı kanserinin başlıca nedeni Human Papilloma Virüsü (HPV) adı verilen ve cinsel temasla bulaşan bir virüstür
Prof.Dr. Meltem Nalça Andrieu: “Rahim ağzı kanserinin başlıca nedeni Human Papilloma Virüsü (HPV) adı verilen ve cinsel temasla bulaşan bir virüstür. Bu virüs kişinin bağışıklık sistemi tarafından yok edilemediği takdirde rahim ağzı hücrelerine yerleşerek anormal hücre oluşumuna, siğillere ve kansere yol açabilir. Yaklaşık 100 değişik tipdeki HPV virüsünden sadece 15 tanesi kansere neden olabilir ve en sık görülen kanser nedenleri HPV 16 ve 18 tipleridir. Bu virüslerin varlığı erken dönemlerde hiçbir belirti vermediğinden , kadınların aktif cinsel hayata başladıktan sonra, düzenli aralıklarla jinekoloji muayeneye gitmeleri ve smear testi yaptırmaları gerekmektedir.Virüs vücuda girse bile bağışıklık sistemini aktive ederek hastalık oluşmasını engellemek için son yıllarda uygulanmaya başlanan HPV aşısı gündeme gelmiştir. Aşının daha etkili olması için ergenlik döneminde (12-18 yaşlarında) gençler cinsel hayata başlamadan önce ya da en azından virüsle karşılaşmadan yapılması gereklidir” şeklinde vurguladı.
Andrieu: “Rahim ağzı kanserinin ilk bulgusu genellikle cinsel temas sonrası damla şeklinde kanama olmasıdır. Bunun dışında,cinsel temas sırasında ağrı ve rahatsızlık hissi ya da kokulu vajinal akıntı olabilir. Bu bulgular varsa mutlaka bir doktora başvurarak jinekolojik muayeneden geçmek tanıda geç kalmamak açısından çok önemlidir. Muayene sonrasında yapılacak ek tetkikler , biopsi ve görüntüleme yöntemleri ile kanser tanısı konur ve hangi evre olduğu saptanır.Evrelemenin doğru yapılması uygulanacak tedavi açısından önemlidir” şeklinde anlattı.
Prof.Dr. Meltem Nalça Andrieu: “Rahim ağzı kanserinin tedavisinde cerrahi tedavi ile ışın tedavisi (radyoterapi) aynı etkinlikte ve başarılı sonuç alınan tedavi yöntemleridir.Hastaya ve tümöre ait özellikler göz önüne alınarak, radyolog, patolog, nükleer tıp uzmanı,jinekolog onkolog,radyasyon onkoloğu ve tıbbi onkoloğun mutlaka yer aldığı çok disiplinli tümör konseyinde her hastanın durumu tartışılarak uygulanacak tedaviye karar verilmesi çok önemlidir.Genellikle kanserin rahim ağzı dışında yayılmadığı erken evre tümörlerde cerrahi olarak organın çıkarıldığı ve tümör boyutuna göre genişliği değişen ameliyatlar tercih edilmektedir.Bazı erken evre kanserlerde,patoloji raporunda bildirilen ve yüksek nüks olasılığını gösteren faktörler varsa, ameliyat sonrasında radyoterapi eklenerek nüks oranını düşürmek amaçlanmaktadır. Eğer bu risk faktörleri biopsi ve görüntüleme yöntemleri ile ameliyat öncesinde saptanmış ise cerrahi tedaviden vazgeçilerek tek başına radyoterapi veya kemoterapi uygulanması tüm uluslararası tedavi klavuzlarında şiddetle önerilmektedir”şeklinde anlattı.
Andrieu: “ Tümör rahim ağzı dışına lokal olarak yayılmış ama çevre organlar ile sınırlı ise cerrahi ile iyi yaşam kalitesi sağlayan başarılı bir sonuç almak mümkün değildir. Bu durumda uygulanabilecek tek tedavi şekli radyoterapi ve eş zamanlı kemoterapidir. Hastaların bu lokal ileri evrede bile doğru yapılan bir radyokemoterapi ile %40 ile %80 arasında iyileşme şansı mevcuttur.Bu hastalarda , tümörün yayılma olasılığı olan bölgeye dışarıdan geniş alandan yapılan ışın tedavisine ek olarak tümöre vajen yoluyla içerden yüksek dozda radyoterapi eklenerek çevredeki normal dokularda hasar oluşturmadan etkili yüksek dozlara çıkmak hedeflenir”şeklinde bildirdi.
Prof.Dr. Meltem Nalça Andrieu: Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi bünyesinde bulunan Rapidarc eksternal radyoterapi cihazının adadaki en gelişmiş teknolojiye sahip, ışınlanma için kullanılan 3 boyutlu brakiterapi cihazı olduğunu vurguladı ve rahim ağzı kanseri olan hastaların ada dışına çıkmadan yaklaşık 1.5 ay süren ve tamamen iyileştirmeye yönelik ışın tedavilerini Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinde en iyi şartlarda tamamlama şansları olduğunu aktardı.