Burdur’daki Boubon Antik Kenti kökenli Septimius Severus heykeline ait bronz baş, Danimarka’nın NY Carlsberg Glyptotek Müzesinden ait olduğu topraklara dönmeye hazırlanıyor.
1960’lı yıllarda Boubon Antik Kentinin maruz kaldığı yoğun kaçak kazı faaliyetleri kültürel mirasımıza büyük zarar vermiştir. Bu süreçte pek çok eser, sahte belgeler ve köken bilgileriyle İsviçre üzerinden ya da doğrudan ABD’ye kaçırılmış ve müzeler ile koleksiyoncular tarafından satın alınmıştır.
2021 yılından itibaren, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi ile Manhattan Bölge Savcılığı arasında yürütülen iş birliği sayesinde birçok Boubon kökenli eser ülkemize iade edilmiştir. Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykellerinin yanı sıra İmparator Caracalla’ya atfedilen iki büst ve dönemin önemli şahsiyetlerine ait beş baş ile bir bronz kadın büstü Türkiye’ye yeniden kazandırılmıştır.
Bu iadeler, sunulan belgeler, görgü tanığı ifadeleri ve adli kriminolojik çalışmalar sayesinde gerçekleştirilmiştir.
Septimius Severus’a Ait Heykel Başı Yakında Türkiye’de
Boubon Antik Kenti’nde yasa dışı kazılarla elde edilip yurtdışına çıkarıldığı anlaşılan Septimius Severus heykel başı, en az 55 yıl sonra ülkesine dönüyor.
1970 yılında söz konusu eser, sanat simsarı Robert Hecht Jr. tarafından Danimarka’daki Glyptotek Müzesine satılmıştır. Hecht, 1960’lı yıllarda Türkiye kökenli eserlerin yasa dışı ticareti nedeniyle ülkemizde “persona non grata” (istenmeyen kişi) ilan edilmiş ve yasadışı ağının ortaya çıkarılması, 1995 yılında İtalya’daki bir araba kazasında ele geçirilen fotoğraflarla başlamıştır. Fotoğrafların ardından yapılan aramalarda bulunan örgüt şeması, Hecht’in faaliyetlerini kanıtlamış ve kendisi 2004 yılında 10 yıl hapis ve 10 milyon Euro para cezasına çarptırılmıştır. Hecht, 2012 yılında hayatını kaybetmiştir.
1979 yılında Septimius Severus’a ait baş, henüz ülkemiz dışında bulunan gövde ile Glyptotek Müzesinde birleştirilmiş ve Prof. Dr. Jale İnan tarafından yerinde incelenmiştir. Boubon kökenli eserlerin iadesine yıllar önce yaptığı bilimsel çalışmalarla katkıda bulunan Prof. Dr. İnan’ın yayınları, kriminolojik verilerle birlikte iade dosyasında yer almıştır.
Diplomatik ve Etik Yollarla Çözülen Süreç
Kopenhag Türkiye Büyükelçisi Hakan Tekin’in, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile koordinasyon içinde yürüttüğü müzakereler sonucunda Glyptotek Müzesi, sunulan deliller ve kendi bilimsel incelemeleri doğrultusunda eseri etik nedenlerle Türkiye’ye iade etmeyi kabul etmiştir. Bu süreç, tamamen barışçıl ve diplomatik yollarla çözümlenmiş, adli bir vaka haline dönüşmeden sonuçlanmıştır. Müzenin bu yaklaşımı, ICOM’un benimsediği güncel müzecilik ilkeleriyle son derece uyumludur ve diğer kurumlar için de bir örnek teşkil etmesi beklenmektedir.
Tek Bir Eserle Sınırlı Olmayan Etik Yaklaşım
Müzenin etik duruşu yalnızca bu eserle sınırlı kalmamış, Türkiye’nin sunduğu kanıt ve belgeler doğrultusunda 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla çıkarılan Düver kökenli bezemeli pişmiş toprak levhaların da iadesine karar verilmiştir. Pisidia Bölgesi’nin kültürünü anlamamız için büyük önem taşıyan bu eserler, Glyptotek yetkilileri tarafından koleksiyona Robert Hecht tarafından kazandırıldıkları açıklanmıştır. Türkiye 2022 yılında Amerika Birleşik Devletlerinden Düver kökenli bir eserin iadesini sağlamıştı. NY Carlsberg Glyptotek yönetiminin iade kararıyla Düver parçaları ait oldukları topraklarda tekrar bir araya gelecekler.
NY Carlsberg Glyptotek Müze Müdürü Sayın Gertrud Hvidberg-Hansen konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulunmuştur:
“Bir eserin, müzenin koleksiyonundan ayrılabilmesi için istisnai düzeyde güçlü argümanlar ve bilimsel belgeler talep edilmektedir. Bu eser özelinde bu şartların her ikisi de yerine getirilmiştir. Boubon’dan ünik arkeolojik buluntular dünya çapında koleksiyonculara ve müzelere yasadışı olarak satılmıştır. Geçtiğimiz senelerde, bu eserlerden birçoğu, özellikle Amerika Birleşik Devletlerindeki koleksiyonlarda bulunanlar iade edilmiştir. Bu faktörler, Türkiye’nin iade talebini kabul etme kararımızda etkili olmuştur.
Glyptotek, iade dosyalarının etik yönlerine yüksek düzeyde önem atfetmektedir. Danimarka Müze Kanununun 33. maddesi 2003 yılından önce edinilmiş objelere uygulanmamaktadır; bununla birlikte, (bu dosyada da söz konusu olduğu gibi) kaçak kazılar ve yasadışı ihraç gibi yollarla edinildiğine dair ikna edici argümanlar varsa, müze, ICOM’un müze etik rehberi doğrultusunda hareket etme hususunu değerlendirmektedir. Bu dosyanın, bu aşamada sonuçlandırılmasından memnuniyet duyuyoruz. Süreç, müzenin araştırma temelli belgeleme yönündeki arzusunu anlayışla karşılayan Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi ile yapıcı bir diyalog içerisinde yürütülmüştür.”
Bakan Yardımcısından Açıklama
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, eserlerin iadesine ilişkin şunları söyledi:
“Kültür varlıklarının ait oldukları yerde korunması, yalnızca maddi bir beklenti değil, kaçakçılıkla kültürel mirasımıza verilen zarara ‘dur’ deme biçimimizdir. Septimius Severus’a ait baş ve Düver pişmiş toprak levhalarının ülkemize iadesi beni sadece bu eserlerin hak ettikleri yere kavuşacak olması bakımından değil, Glyptotek Müzesi’nin gösterdiği etik yaklaşımın geçmişteki tartışmalı kararları düzeltme cesaretini yansıtması açısından da mutlu ediyor. Bu yapıcı diyaloğun iş birliği olanaklarını artıracağına inanıyoruz.”
İş Birliğinde Bir Dönüm Noktası
M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Düver kökenli pişmiş toprak levhalar, Burdur’un Düver Köyü ve Yarışlı Gölü Yarımadası’nda 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılarla Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’ya yayılmıştır. Bu eserler, Antik Pisidia kültürünü anlamamıza olanak sağlayan önemli arkeolojik verilerdir. Söz konusu iade, Danimarka Glyptotek Müzesi ve Türkiye müzeleri arasındaki iş birliğinin gelişimi açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.
Öte yandan, Danimarka’daki David Sammlung Müzesinde bulunan, ülkemizden yasa dışı yollarla çıkarıldığı bilinen ve bir kısmı çalıntı kaydı bulunan eserlerin iadesi için girişimlerimiz devam etmektedir.