İstanbul’da kamuoyunun “Yenidoğan Çetesi” olarak tanıdığı skandal sağlık soruşturmasında yeni bir aşamaya geçildi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, bebek ölümleri üzerinden haksız kazanç sağladıkları iddia edilen suç ağına yönelik 13 şüpheli hakkında iddianame hazırladı. “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek” ve “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla hazırlanan 57 sayfalık iddianame, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Sosyal Güvenlik Kurumu, iddianamede “suçtan zarar gören” olarak yer aldı.
İddianamede, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı fezleke doğrultusunda hareket edildiği belirtilirken, ana dava dosyasındaki sanıklar dışında da 17 şüpheli belirlendiği kaydedildi. Bu isimler arasında, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makam odasında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin de bulunuyor.
Zengin’in savcıyla görüşmesinde, örgüt üyesi olduğu iddia edilen Tuğçe Toptemel’in tahliyesi için baskı yaptığı, bu görüşmenin tehdit boyutuna ulaştığı vurgulandı. HTS kayıtları ise Zengin’in, ana dava dosyasındaki sanıklarla yoğun telefon trafiği içinde olduğunu ortaya koydu. Zengin’in, Toptemel’in üvey babası Yavuz Çelik, Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nin mesul müdürü Ahmet Atilla Yılmaz ve sanık avukatı Aylin Arslantatar’la yüzlerce kez telefonla görüştüğü tespit edildi.
İddianamede, bazı doktor ve hemşirelerin hastane kayıtlarında sahte epikriz düzenlediği, bebek ölümlerine ilişkin tıbbi belgelerin değiştirildiği ya da usulsüz biçimde sisteme yüklendiği belirtildi.
Avcılar Hospital’da görevli Dr. Zeki Ötünç’ün bir bebeğin ölümünde tıbbi ihmalde bulunduğu tespit edilirken, Esenyurt Reyap Hastanesi’nde çalışan hemşire Aslı Alemdağ’ın ölen bir bebeğe ait dosyaya, başka bir entübe bebeğin akciğer grafisini yüklediği kaydedildi.
Çorlu Reyap Hastanesi’nde görevli Remzi Karaca’nın ise hasta sevklerini organize ederek bebekleri anlaştıkları hastanelere yönlendirdiği anlatıldı. TRG Hospitalist Hastanesi’nde görevli sekreter Senanur Ünlü’nün de sistemde sahte kayıt oluşturduğu ve şüpheli Fırat Sarı’yla para trafiğine girdiği belirtildi.
İddianamede, Silivri Kolan Hastanesi’nin başhekimi Bener Mahmut Mansuroğlu’nun, hastane bünyesinde Fırat Sarı’nın şirketine ait usulsüz işletmeye izin verdiği ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği vurgulandı. Aynı dosyada adı geçen başhekim İbrahim Oktay, başhemşire Hilal Vatansever, sekreter Gözde Polat, sağlık çalışanı Meryem Küçükoğlu gibi isimlerin de sistematik sahtecilik ve haksız kazanç sağlama faaliyetlerinde yer aldığı belirtildi.
İfadesine yer verilen Mustafa Kemal Zengin, savcıyı tehdit etme kastı taşımadığını savunarak, “Olay benim boşboğazlığımdan bu noktaya geldi” dedi. Devlete ve millete özür borçlu olduğunu ifade eden Zengin, kendisini “müşavir” olarak tanıttığını ve çevresinin kendisini abartılı şekilde tanıttığını ileri sürdü.
İddianamede, Mustafa Kemal Zengin için “örgüte yardım” suçundan 2 ila 4 yıl, firari Serenay Şenkalaycı için ise “resmi belgede zincirleme sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 ay ila 8 yıl 9 ay arası hapis cezası istendi. Bener Mansuroğlu hakkında ise “nitelikli dolandırıcılık” ve “örgüt üyeliği” suçlarından toplamda 12 ila 39 yıl hapis cezası talep edildi. Diğer 10 şüpheli için de çeşitli suçlardan hapis cezaları talep edildiği bildirildi.