ANKARA-BHA
Prof. Dr. Zakir Avşar, “Doğunun ihtişamı Şam ile başlar, Şam’ın ihtişamı Emevi camiidir…” başlıklı yazısında özetle şunları ifade etti:
Recep Tayyip Erdoğan, 5 Eylül 2012’de “…İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi’nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi’nin, İbn-i Arabi’nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi’nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu’nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz.” dedi, yıllarca bu sözü Hükümete ve Erdoğan’a hatırlatıldı…
Oysaki, bu sözün tarihi ve sosyolojik arka planı vardı, bunu bilmek gerekiyordu. Bu sözün sembolik öneminin dışında bir de maddi bir gerçekliğe işaret eden yanı vardı, yine bu konuda muhalefetin kolaycılığı, ezberciliği, gerçeklerden uzaklığı son güne kadar, hatta zafere ulaşılmasından sonra bile devam etti…
Bu söz, aslında Suriye’nin özgürleşmesi, tarihinin, kültürünün, inancının ve coğrafyasının sahiplerine iadesinin parolası idi…
Şam, güzelliği ve bereketiyle övülen “Doğu’nun incisi” olarak anılır. 10. yüzyıl gezgini ve coğrafyacısı El Makdisi, şehri dört yeryüzü cenneti arasında yer aldığı için övmüştür.
Şehir İslam tarihi boyunca iki tehlike ile karşı karşıya olmuştur; birincisi Haçlılar, ikincisi Fatimiler, Batiniler…İkisi de şehirden tarihsel aidiyetinin izlerini silmek ister… Gel gör ki, her ikisini de Şam’dan Türkler siler…